Kablosuz internette son bomba: Super Wi-Fi


Amerikan FCC'nin onayını alan Super Wi-Fi teknolojisi yolda ancak çoğunluğun henüz bu teknolojiden haberi yok.

Temeline baktığımızda Super Wi-Fi'ın da Wi-Fi gibi bir kablosuz bağlantı standartı olduğunu görüyoruz; ama elbette çok daha güçlü ve yeni nesil özellikler barındırıyor.

Standart Wi-Fi 2.4GHz veya 5GHz frekanslarını kullanıyor. FCC'nin lisanslanmamış olan 50MHz ve 700MHz frekansını açmasıyla birlikte işler değişiyor. Bu frekanslar daha önce televizyon yayını için kullanılıyordu.

Günümüzde standart karasal yayın günden güne zayıflarken yerini dijital yayın alıyor. Bu sayede belirli frekanslar boşta kalıyor. Google gibi geleceğe internete bağlı şirketler de bu frekansların yeni teknolojilere açılması için uzun süre lobi yaptılar.

İşte Super Wi-Fi'ın hızı...

Eski frekanslar ile yenilerin arasındaki fark çok büyük. Daha küçük frekansların menzili kilometrelerce öteye uzanıyor. Super Wi-Fi bu sayede tuğla duvarların ötesine bile geçebiliyor. Üstelik indirme hızları da 15Mbps'den 20 Mbps'ye kadar uzanıyor.

2008 yılında bu plan ilk kez ortaya çıktığında sinyallerin televizyon sinyalleriyle karışmasından endişe ediliyordu. Ancak bu da özel bir çalışmayla halledildi.

Sonuçta Super Wi-Fi sayesinde süper hızlı ve uzun menzilli kablosuz internet mümkün olacak. Güvenlik kameraları yüksek çözünürlüklü görüntüleri kablosuz aktarabilecek, eve varmadan evin içini kameradan görmek mümkün olabilecek. Ama elbette en önemlisi, kablosuz menzilinin genişlemesiyle cep telefonları ve dizüstü bilgisayarlar neredeyse her yerden kablosuz ağa girebilecek.

Senna filmi üzerine



Ayrton Senna'nın belgesel filmi Dünya çapında 2011 yılında gösterime girecek, fakat Jonathan Noble, Japonya GP padoğunda filmi görme fırsatını yakaladı.


İtiraf etmeliyim ki tekrar aşık oldum. Formula 1 beni yeniden kendine çekti. Yıllardır bu duyguyu hissetmemiştim. Bu tekrar genç olmak gibi birşey. Japonya'da 2 saat civarı izlediğim görüntüler beni derinden etkiledi.

Bu filmi izlerken her türlü duyguyu yaşadım ve sonlara doğru ruhsal açıdan parçalandım. Güldüm, gülümsedim, gururlandım, heyecanlandım, korktum, üzüldüm ve ağladım.

Bu belgesel film, ilk fragmanları ortaya çıktığından beri F1 severler tarafından heyecanla bekleniyor. Ben ve F1 padoğundaki herkes bu filmi görmek için can atıyorduk.

FİLMİN FRAGMANI:





Muhabirler, gazeteciler ve bazı f1 takım çalışanları filmi Suzuka'da veya Nagoya'daki sinemada izleme fırsatı buldular. Bu deneyimi yaşayan herkes memnun kaldı ve çok etkilendi.

Film 1984 Monaco GP'sinden korkunç Imola faciasına kadar Senna'nın kariyerini gözler önüne seriyor. Etkileyici müzikleri, araç üstü görüntüleri ve sahne arkasında olanları göstermesi filmi adeta sihirli bir hale getiriyor.

Film hakkında daha fazla detay vererek merakla bekleyen f1 severlerin tadını kaçırmak istemiyorum. Herkes gidip bizzat bu güzelliği yaşamalı. Senna zamanlarını çok iyi bilen biri olsanız bile çok farklı bir deneyim yaşayacaksınız.

Araç üstü görüntülerde kendinizi Senna ile beraber aracın içinde gibi hissediyorsunuz. Galibiyetini babasıyla kutlarken onlara sarılıyorsunuz adeta. Ve maalesef Imola'da yaşanan olayı tüm dehşeti ile hissediyorsunuz.

Film bittiğinde bir süre kendime gelemedim ama ardından hemen f1'i neden bu kadar çok sevdiğimi bir kez daha anladım.

Elbette bazen yarışlar sıkıcı ve rekabetsiz olabiliyor. Bu tür durumlarda spora yapılan eleştirileri durdurmak için çok zorlanıyoruz. Fakat nasıl olursa olsun f1'in hep büyülü bir havası var. Tüylerinizi diken diken eden bir hava.

Yaşadığımız ordan oraya, otelden padoğa, padoktan otele ve yoğun tempo ile bazen yarışların havasını kaçırıyoruz. Kimin kazandığını bile bilmeden padokta haber peşinde koşturuyoruz.

Fakat bir yarış bittiğinde, oturun ve izlediğiniz 2 saati bir mukayese edin. Düşündüğünüz kadar sıkıcı ve boş değil. Hala Bahreyn'i heyecanla beklediğim günleri hatırlıyorum. Şimdi son 3 yarışa geldik. Zaman ne çabuk geçti.

İnsan bu filmi izlediğinde 'geçmişte ne kadar keyifliymiş' diyebiliyor. Ama bir de bu sezona bakın. Tam 5 pilot şampiyonluk için mücadele ediyor. Bazıları 3 olduğunu iddia ediyor ama henüz Mclaren pilotlarını saf dışı bırakamayız. Bu sezon herşey mümkün.

Mark Webber bir galibiyet alıp Sebastian Vettel'in ümitlerini tüketebilir mi? Red Bull'lar birbiriyle uğraşırlarken Fernando Alonso aradan sinsice sıyrılıp şampiyonluğu alabilir mi? Vettel geçen yarışlarda yaptığı hataları yine tekrarlayabilir mi? Mclaren düştüğü çukurdan tekrar sıçrayabilir mi?

Onlarca ihtimal ve hesap var. Senna yaşıyor olsaydı bu sahneyi görmekten büyük bir keyif alırdı. Bu politik ve Senna'nın öldüğü yıl olduğu gibi buruk bir şampiyonluk savaşı değil, tam aksine bu her güzelliği barındıran ve bizi kendine aşık eden bir savaş.

Senna bir keresinde 'F1 aracına girdiğinizde ve kazanmak için yarıştığınızta, 2.lik veya 3.lük asla yeterli olmaz' demişti. Şu anda bu cümlenin ne anlama geldiğini tam olarak bilen 5 adam var. Ve ben de bu filmi izlediğimde bu cümlenin anlamını kavradım artık.

Kaynak: Autosport - Jonathan Noble




Ecclestone: "Formula 1 Türkiye GP takvim dışı kalabilir"


F1'in patronu Bernie Ecclestone Türkiye'nin en iyi pistlerden birine sahip olmasına rağmen gelecekte takvim dışı kalabileceğini söyledi.

Guardian gazetesine konuşan Ecclestone, "Dünyadaki en iyi pistlerden biri Türkiye. Harika bir pist, ama inişli çıkışlı" ifadesini kullandı.

Formula 1'in küresel olarak genişlemesine yönelik son 10 yıldır yürüttüğü kampanyayı savunan Ecclestone, "Sonunda sağduyu galip geldi ve genişledik. F1'in bunu yapmaya cesareti var" dedi.

Ancak F1'in genişlemesinin Spa-Francorchamps gibi çok sevilen tarihi pistlerden bazılarının durumunu tehlikeye atması potansiyel problem olarak görülüyor.

Ecclestone, "Bu inanılmaz Belçika pisti gerçekten grand prix'sini kaybetme tehlikesi altında mı? Kesinlikle. Hükümet tarafından desteklenmezse, artık mali olarak buna gücü yetmeyeceği için muhtemelen gidecek. Aynı şey İngiltere GP için de geçerli" dedi.

Yeni yerler nedeniyle takvimdeki sınırlı sayıya işaret eden Ecclestone, "İstanbul pisti bile şüpheli. Belki birileri ticari olarak işlemediği için dinlenmek zorunda kalacak. Bunun en güzel örneği muhtemelen Türkiye'dir" ifadelerini kullandı.

Ecclestone, İstanbul Park'ı kast ederek, "İnanılmaz bir pist inşa ettiler. Belki de en iyi pist. Fakat buradaki insanların coşkusundan yoksun, niçin bilmiyorum" dedi.

Meksika futbolunun bebekleri

Meksika Premier Ligi Clausura'da karşılaşma öncesinde sahaya çıkan amigo kızlar, tribündeki ateşli taraftarları daha da ateşliyor.









İstanbul bu projeyle kurtulacak

İBB Başkanı Kadir Topbaş, beklenen depreme yönelik geliştirdikleri projeyi açıkladı.


Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Deprem Dönüşüm Projesi’ne yönelik eleştirilere “10 ilçeden 6 tanesi öncelikli. İstanbul’un tamamı düşünüldüğünde, yapılar kendi rantını kendisi oluşturacak. Bahsedilen rant binada yaşayanlarla ilgili, başkalarına rant sağlanması söz konusu değil” yanıtını verdi.
İstanbul büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın Deprem Dönüşüm Projesi’yle ilgili yaptığı “Yıkılma riski olan apartmanını yıkana daha fazla kat izni vereceğiz” açıklaması rant eleştirilerini de beraberinde getirdi. Topbaş dün yaptığı açaklamada rant iddialarına yanıt verdi.

RANT BİNADA YAŞAYANLARLA İLGİLİ

Vatan'ın haberine göre, Topbaş, başta riskli bölgeler olmak üzere, belirlenen hasarlı binaların yıkılıp, arsalarının birleştirilerek, yeni yapılacak depreme dayanıklı binalarda kat sayısını artırmayı planlayan Deprem Dönüşüm Projesi’yle ilgili eleştirileri şöyle yanıtladı: “Bahsedilen rant binada yaşayanlarla ilgili, başkalarına rant sağlanması söz konusu değil. Arzu ettiğimiz, İstanbul’da kentsel dönüşümdü. Ama ana muhalefet başta olmak siyasi partiler bunu manipüle ettikleri için vatandaş tedirgin oldu. Ciddi deprem riski taşıyan İstanbul’da, tedirgin olduğumuz yaşam alanlarını yeniden elden geçirmek ve riski azaltmak zorundayız. Bununda yolu da, güçlendirmenin çok fazla sonuç vereceğini düşünmüyorum çünkü bu yapıların elden geçirilmesi.”

İMAR ARTIŞI VERİLECEK

“Özellikle 98 öncesi yapılar başta olmak üzere kentsel dönüşüm yapamadığımıza göre, Deprem Dönüşüm Projesi adı altında biz bu yapı alanlarına yöneldik” diyen Topbaş, “Belirli oranda imar artışı vermeyi düşünüyoruz... Biz yeni öngördüğümüz imar artışlarında, getireceğimiz şartlarda yol genişliklerini, bina altı otoparkları, yeşil alanlarını planlıyoruz. Yani otopark ve yeşil alan da artacak” şeklinde konuştu.

6 İLÇE ÖNCELİKLİ

“İstanbul’da nüfusun yüzde 50’sinin yaşadığı risk alanları” diyen ve Bakırköy, Küçükçekmece, Zeytinburnu, Güngören, Bağcılar’ın ismini veren Topbaş, “10 ilçeden 6 tanesindeki tarama bitti ve öncelikli yerler burası. İstanbul’un tamamı düşünüldüğünde, yapılar kendi rantını kendisi oluşturacak. İstenirse KİPTAŞ istenirse de müteahhit firmalarıyla anlaşılabilir...Daha kaliteli daha düzgün daha mükemmel bir şehir ortaya çıkarmak zorundayız; İstanbul artık bunu hak ediyor. Bu projenin bazı olumsuz yanları da var ama olumlu yanları o kadar çok ki onları hiç konuşmamak lazım. Yine bunun karşısında duracak insanlar olacak ama benim ne söylemek istediğimi halkım anlıyor ve onlar bize güveniyor” dedi.

Kaynak: Yazete


Facebook'a büyük itham!

Wall Street Journal popüler sosyalleşme ağı Facebook'u resmi olarak suçladı!


Amerikan Wall Street Journal (WSJ), popüler sosyalleşme ağı Facebook'taki birçok uygulama sayesinde şirketlerin, milyonlarca kullanıcının kimlik bilgilerini elde ettiklerini bildirdi.

Wall Street gazetesinin internet sitesinde yer alan habere göre, Facebook'taki en popüler uygulamaların programcıları, profillerinin tamamen özel olması için gizlilik seçeneğini kullananlar dahil kullanıcıların veya arkadaşlarının isimleri gibi kimlik bilgilerini internet araştırma ve reklam şirketlerine ulaştırıyor.

Bu uygulamanın Facebook ilkelerinin ihlali anlamına geldiğini ve sosyalleşme sitesinin kullanıcılarının verilerini koruma kabiliyeti konusundaki soruları tekrar gündeme getirdiğini belirten gazeteye açıklama yapan bir Facebook yetkilisi, kullanıcıların kişisel bilgilerinin sergilenmesinin önüne geçilmesi için çok etkili önlemler alacaklarını kaydetti.

'Bir kullanıcının kimliği arama motoruyla veya bir uygulamayla bulunabilir ve yayılabilir ancak bir kimliğin bilinmesi, Facebook'ta kimsenin kişisel bilgilerine ulaşma imkanı vermez' diyen Facebook yetkilisi, gazete tarafından gündeme getirilen sorunun çözümü için yeni bir teknoloji kullanacaklarını belirtti.

Wall Street tarafından yapılan bir araştırmada, özellikle 59 milyon kullanıcının oynadığı Zynga Game Network'ün Farmville oyunu, Texas HoldEm Poker ve FrontierVille'in aralarında bulunduğu 10 popüler Facebook uygulamasının kullanıcıların verilerini başka şirketlere ilettiği günışığına çıktı.

Bu uygulamaların büyük bölümü, Facebook'a dışardan çalışan programcılar tarafından oluşturuldu.

Bu arada, Alman Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung (FAS) da Facebook'taki gizlilikle ilgili bir açığın, sosyalleşme sitesinde hesabı olmayan internet kullanıcılarının listelerine ulaşma imkanı sağladığını bildirdi.

Kaynak: Yazete


Can Dündar: Hoca’yı özlemiştik!

1973’ün yine bir ekim ayıydı. Ben ilkokul 5’e gidiyordum. CHP’nin yeni genel başkanı, değişim rüzgârı estiriyordu.
Türkiye Avrupa Birliği’ne (o zamanki adıyla Ortak Pazar’a) girmeye çalışıyordu.
Ecevit, kontrgerillanın açığa çıkarılmasını istiyordu.
MİT’in Ecevit’in telefonlarını dinlediği iddia ediliyordu.
Türkiye seçime gidiyordu.
Ve Erbakan “İktidar olacağız” diyordu.
“İktidara gelirse herkes başını örtecekmiş. Erkeklere 4 kadına kadar izin verilecekmiş” deniliyordu.
Hoca bunlara gülüyordu.
* * *
Seçimden 3. parti olarak çıkmıştı MSP...
Ve biz Hoca’yla gülmeye o zamanlar başlamıştık.
Hiç unutmam; koalisyona girince CHP’li senatör Naci Cıdalı 4 kadınla izdivaç meselesini sormuştu Erbakan’a:
“-Artık iktidardasınız. ‘Taahhüd-ü zevcad’ ne zaman hayırlısıyla?”
“-İnşallah çok yakında... 449 oyla çıkaracağız.”
“-Meclis 450 kişi... Niye 449’la çıkıyor Hocam?”
“-Kanunun çıktığı akşam herkes evde karısına ‘O tek ret oyunu ben verdim’ diye yemin edebilsin diye...”
* * *
Arada Libya çadırındaki gibi diplomatik skandalları, “Kanlı mı geleceğiz, kansız mı” türü ürpertici beyanları olsa da genelde siyasetin vazgeçilmez rengiydi Hoca...
Hepimizin zihninde ya “ağır sanayi hamlesi”nden kalma bir öksüz temel görüntüsü vardır; ya Hoca’nın 100 bin uçak-100 bin tank yapma vaadi...
Ya “kadayıfın altı kızardı” esprisi...
O yıllarda Demirel’le yaptıkları önemli bir zirve toplantısının perde arkasını sonradan şöyle anlatmıştı:
“Süleyman içeri girdi. ‘Necmettin çok yorgunum, şöyle bir uzanayım’ dedi. Odamda bir kanepe vardı. Ayakkabılarını çıkardı. Uzanıp yattı. Biraz uyukladı. Sonra şurdan burdan konuştuk. İki eski arkadaş, güzel güzel sohbet ettik. Birkaç saat böyle geçti. ‘Hay Allah razı olsun, biraz açıldım’ dedi. Ayakkabılarını giydi, öpüştük, çıktı.”
* * *
Hoca’dan kopanların hepsi iktidar veya ihya oldu.
Refah Partisi’nin kadrosunu hatırlasanıza: Abdullah Gül o kadrodaydı. Tayyip Erdoğan da... Melih Gökçek de... Abdüllatif Şener de... Salih Kapusuz da...
Ama ne mutlu Erbakan’a ki bir ömür boyu yanından hiç kopmayan Recai Kutan gibi, Oğuzhan Asiltürk gibi, Şevket Kazan gibi yol arkadaşları da oldu.
Hafta sonu onları Hoca’nın arkasında gözyaşı dökerken görünce, bir zaman kapsülüyle çocukluğuma gitmiş gibi oldum.
Erbakan 1996’da Aksiyon dergisine “En son sinemaya lisede gittim” demişti. En sevdiği sinema kahramanları sorulunca “Lorel ile Hardi”yi hatırlamıştı.
* * *
1973 Ekim’inin üzerinden 40 seneye yakın zaman geçti.
Ben büyüdüm.
Oğlum ilkokulu bitirdi.
Türkiye hâlâ AB’ye girmekle uğraşıyor.
Memleket, kontrgerilla üzerindeki örtüyü kaldırmaya ve dinlenen telefonların faillerini bulmaya çalışıyor.
İktidarın herkesin başını örtme niyetinden korkuluyor.
CHP yeni genel başkanıyla değişebilmeyi umuyor.
Ve 84 yaşındaki Erbakan, “İktidar yakın” iddiasıyla, politikacıyı siyasi hırsının yaşattığını ispatlarcasına, (asansörle) siyaset sahnesine dönüyor.
Ebeveynimin ve benim neslime damgasını vuran “Hoca” üçüncü kuşağı devralıyor.
İster istemez, benim de gözümden yaşlar geliyor.

Kaynak: Milliyet


Şansal Büyüka: Fener'in iştahına bayıldım

Konya'da F.Bahçe rahat kazandı.
Çok mu iyiydi, Konya mı kötüydü?
F.Bahçe özellikle ilk yarıda çok iştahlı ve becerikli oynadı. Hatta Konyaspor'un alışılmadık aşırı sertliği bile F.Bahçe'nin hızını kesmeye yetmedi. Nitekim kısa sürede arka arkaya gelen 3 gol F.Bahçe'yi ciddi şekilde rahatlattı. Sonuçta bu galibiyete baktığınızda Konyaspor'un dağınıklığından önce F.Bahçe'nin iştahını ve becerikliliğini öne çıkarmalıyız.

Özer'in sakatlanıp Semih'in oyuna girmesi maçın akışını etkiledi mi?
Bu değişiklik olsa da olmasa da F.Bahçe'nin maçı kazanacağı daha ilk dakikalardan belli oldu. İlk yarıda sertlikten Dia ayakta bile kalmakta zorlandı. Buna rağmen Dia-Niang işbirliğine sol kenardan Stoch'un, orta göbekten Emre'nin katılması F.Bahçe'ye ciddi bir hücum zenginliği kazandırdı.

Bakü'de 'Milli Takım'ı bırakabilirim' diyen Emre'yi nasıl buldunuz?
Emre'yİ F.Bahçe'nin en iyilerinden birisi olarak buldum. Çok çalıştı. Çok mücadele etti. Geride kalan maçlarına oranla daha sakin oynadı. Attığı gol tam bir beceri işiydi. Eğer Emre biraz daha önde, yani rakip kaleye yakın oynasa sanırım böyle kalitede atacağı gollerin sayısı çok daha fazla olur.

Maçta dikkatinizi çeken başka önemli detaylar ve olaylar var mı?
Bu maçta Yobo dikkatimi çekti. Topa müdahalelerinde iyiydi. Topuz'un çalışkanlığını hep beğeniyorum. Aslında ligin başında çok ciddi şekilde eleştirilen Aykut hocanın istediklerini takıma yerleştirdiği açıkça görülüyor. F.Bahçe Konya karşısında tam anlamıyla takım oyunu oynadı. Öyle sanıyorum ki, bu maçla ilgili 'Alex vardı yoktu' diye kimse tartışmayacaktır. Bir paragraf da kaleci Volkan'a açalım. Çok zorlanmamasına rağmen iki net tehlikeyi önledi. Aslında bu maçın dikkati çeken bir başka yönü de Konyaspor'un ilk yarıdaki anti futbolunun bir işe yaramadığıydı.

F.Bahçe için dünkü skor 11 puanlık bir galibiyet oldu diyebilir miyiz?
İLGİNÇ bir lig yaşıyoruz. Sezon başından beri yere göğe sığdıramadığımız Beşiktaş, ciddi şekilde eleştirdiğimiz F.Bahçe'nin bugün 3 puan gerisinde kaldı. Bana göre F.Bahçe'nin her hafta üstüne koyarak istikrarlı gidişi devam ediyor. Üstelik G.Saray ile Beşiktaş'ın 3'er, Bursa'nın 2 puan kaybettiği bir haftada F.Bahçe'nin kazandığı da düşünülürse tam 11 puanlık bir maç oldu. 

Kaynak: Akşam


Semih Yuvakuran: Semih'ten önce, Semih'ten sonra

G.Saray'ın ve Beşiktaş'ın mağlup olması, Bursaspor'un da puan kaybetmesi F.Bahçe'yi çok iyi motive etmiş. Ancak oyunu Semih'ten önce ve sonra olmak üzere ikiye ayırmak gerekiyor.

Özer'in sakatlığı sonrasında Semih'in sahaya çıkması F.Bahçe'nin hücum gücünü çok artırdı. Özellikle Semih'in duvar pasları rakibi çökertti. Yazılarımızda her zaman Emre Belözoğlu'na ayrı bir paragraf açıyoruz. Çünkü F.Behçe'ye geldiğinden beri kötü maçı yok denecek kadar az. Özellikle milli maçlardaki mağlubiyetler moralini bozsa da dün Mehmet Topuz'la birlikte gizli kahramanlardan biriydi. Mehmet Topuz ise ilk kez ön liberoda görev yaptı. Eğer böyle devam ederse Baroni forma yüzü göremez.

Stoch'u ise çok beğeniyorum. Ama bazı oyuncular, hocalarının dediklerini yerine getirmediklerinde kesik yiyebiliyorlar. Hücumda çok iyi. Rakip savunmayı altüst ediyor. Ancak defansa hiç yardıma gelmiyordu. Bu maçta hem ileri uçta hem geride çok iyiydi. Dün akşam dikkatimi çeken en büyük olgu ise Fenerbahçe'nin disiplinli görünümü ve takım halinde savunma yapabilmesiydi. Yabancıların oyun anlayışları da bu şekilde. Eğer Avrupalı gibi oynamak istiyorsanız bu sistemi hayata geçirmelisiniz.

Herkes doğru yerdeydi ve mücadeleleri alkışa değerdi. Yobo ile Lugano da çok iyi anlaşıyorlar. Yobo daha yumuşak bir futbol görüntüsü çiziyor. Müdahaleleri çok yerinde. Gökhan Gönül ilk yarı biraz ileriye çıktı, ardından defansif görevini yerine getirmeye çalıştı. Gücünü ekonomik kullandı. Solda Stoch ve sağda Dia çok etkiliydiler. Sağ ve sol beklerin ileriye çıkmasına gerek kalmadı. İlk devredeki 3-1'lik skor, haftaya oynanacak G.Saray derbisi öncesi ikinci yarıdaki futbolu etkiledi. Derbiye sakatsız çıkma düşüncesi, ister istemez tempoyu düşürdü. Sonuçta 4-1'lik skor F.Bahçe'yi çok rahatlattı. Derbiye biraz mercek tutacak olursak; G.Saray'ın düştüğü durum ortada. Özellikle Arda ve Baros'un sakatlıkları Sarı-Kırmızılı takım için büyük bir handikap. F.Bahçe'nin de her geçen gün futbolunu ilerletmesi, Cim Bom açısından sıkıntıya yol açabilir. Bu seferki G.Saray maçı bundan öncekilere nazaran bence F.Bahçe açısından daha rahat geçebilir.

Konyaspor açısından ise pek güzel şeyler söylemek mümkün değil. F.Bahçe oyunu ciddiye aldığı zaman Konyasporlular hiçbir şey yapamadı. Ziya Doğan hoca ve takımını ligde çok zor günlerin beklediği apaçık ortada. Devre arasında takviye yapmaları kaçınılmaz. Yapmazlarsa Konyaspor'u çok zor günler bekliyor.

Kaynak: Zaman


Ali Sami Alış: G.Saray'ı belalı bir F.Bahçe bekliyor!

Türkiye’de atılan gollerin büyük bir bölümü; ya savunma hatalarından ya da duran toplardan gelir. Bizde pozisyon golü azdır... Ama F.Bahçe dün gece, kimileri ders diye gösterilecek belgesel nitelikli pozisyon golleri attı. Hepsi güzeldi. Zaten Sarı-Lacivertliler maça hızlı, arzulu ve galibiyete inanmış bir özgüvenle çıktı. Kanatları iyi, etkili ve sık kullanıyor; sezonun takım oyunu açısından en verimli maçını çıkarıyordu. Kötü oynayan yoktu.

Yalnız, Özer’in sakatlanıp çıktığı dakikadan sonra, bir süre bocaladı. Ancak kısa sürede toparlanıp, daha da iyi duruma geçti.

Dia, çok fazla faule maruz kaldı. Aldığı onca sert darbeye ve duyduğu büyük acılara rağmen; ne rakiplerine, ne de hakeme karşı hiçbir olumsuz tepki göstermedi.

İşin tuhafı, Emre de öyleydi... Daha önceki maçlarda sık sık hakemlerle ya da rakipleriyle dalaşan Emre; bu kez bu kötü alışkanlığını terk etmiş görünüyordu. Sinirlenmiyor, tam aksine kendisine faul yapan rakibinin başını sevecenlikle okşuyordu. Attığı gol de, usta işi ve müthişti.

Maça tüm ciddiyetini veren ve sadece futbol oynamayı düşünen F.Bahçe; soldan Stoch’un, sağdan da Dia’nın zıpkın sokuluşları ile; deyim yerindeyse Konya’yı serseme çeviriyordu.

Her şey iyi giderken; F.Bahçe 2. yarıya vites düşürüp çıktı. Konya bundan yararlanıp, üst üste 2 müthiş şut çıkardı. Ama Volkan, her ikisini de mükemmel kurtardı. Bu uyarılar, Fener’in yeniden toparlanmasına yetti.

Sarı-Lacivertliler; ilk kez kimsenin kötü olmadığı takım oyunuyla kazandı. Anlayacağınız; G.Saray’ı belalı bir F.Bahçe bekliyor.

Kaynak: Star


Hasan Ali Atasoy: Topuz'un dirilişi

Fenerbahçe-Konyaspor maçlarının ‘en karakteristik özelliği’ hep ‘bol gollü bitmesi’dir. Bu klasikleşmiş gelenek yine bozulmadı.

Fenerbahçe iyi paslaştı, iyi yardımlaştı, iyi mücadele etti ve kanatları da çok etkili kullandı. Yanlışlardan biraz daha arınmış göründü. Hâl böyle olunca ilk deplasman galibiyetini de aldı. Kasımpaşa maçına deplasman demek de ayıp kaçar çünkü...

Kimseye haksızlık etmek istemem. Ancak Mehmet Topuz bu formayı giydiği günden bu yana ilk kez kendisi gibi oynadı. Hem futboluyla, hem hırsı ve hızıyla, hem de gücü ve dikkatiyle ‘imha edici’ydi. Bir vites daha yükselttiğinde, tutulamaz bir caydırıcı güç olur.

Liderin ve ezeli rakiplerin evlerinde puan saçtığı haftayı, deplasmanda güzel bir oyun ve şık gollerle kapatmak elbette güzel.

Takımda total bir yükseliş var, ama ciddi sıkıntılar da hâlâ yerli yerinde. Yenilen golden başlayarak, Volkan’ın parmak uçlarıyla savuşturduğu iki vuruşun, verilen diğer pozisyonların önünü, başlangıcını ve sonunu çok iyi analiz etmek lazım.

Bu yükseliş devam eder, ara transferde de güçlü, atletik ve ayağına hakim bir ön libero alınırsa Fenerbahçe mutlu sona ulaşır.

Kaderi sakatlıklara bağlanmış Özer’e de bir kez daha çok geçmiş olsun. Ve Aykut hocam, bu maçtaki futbol ve skor üzerinden bir hafta boyunca Alex’i infaz edecek olan futbol ve vicdan körü garabetlere sakın aldanma olur mu?

Çünkü onlar hayatları boyunca ne sen, ne O, ne de formasını giydiğiniz kulüp için asla iyi rüya görmediler.

Kaynak: Fanatik


Mehmet Demirkol: 4-3-3

Alex ve Cristian’ın yokluğunda Aykut Kocaman kafasındaki plana ve yeni transferlere uygun dizilişle sahaya çıktı. Stoch ve Dia iki kanatta, Niang ortadaydı. Arkalarındaysa Topuz-Emre-Özer üçlüsü. Topuz daha savunmaya dönük, Özer’se hücuma. Tam bir 4-3-3 olmasa da oldukça yakın dizilişti bu. Çok uzun süredir ilk kez sahada hiçbir Brezilyalı da yer almıyordu.

Ziya Doğan ise klasik sert savunma oyununu adam adama markajla yoğunlaştırmıştı. Basem Abbas, Niang’ın forması gibi oynuyordu misal olarak. Bu sert oyun hakem tarafından lig standartlarının ötesinde bir müsamaha ile karşılanınca sarı lacivertliler biraz sindi.

Ancak Konyaspor bu sert oyuna o kadar konsantre olmuştu ki, ileride Fenerbahçe savunma ve ön orta sahasının üzerine hiç baskı yapmadılar. Sadece Lieteva’nın faulleri vardı. Dolayısıyla Fenerbahçe arkada oyun kurmakta hiç zorlanmadı. Böylece Fenerbahçe’nin en büyük sıkıntısı olan savunma ve hücum hatlarının birbirinden kopması gerçekleşmedi.

Bu tip oyunla sezon başından bu yana sadece Antalyaspor maçında karşılaşan Fenerbahçe için işler kolaylaştı. Zira hücumda 5’li bir çoğalmayı, adam adama savunmayla durdurmak mümkün olmuyor. Bu seviyede Ziya Doğan’ın bu planının tutması olanak dışıydı. Özer sakatlanıp, ülkenin basit oyunu en iyi bilen oyuncusu Semih girince Konya’nın bu savunma tarzı tam komediye dönüştü. Her akının merkezinde ‘Genç Semih’ vardı. Dia, Stoch ve Emre’ye harika duvar oldu. Niang’ı yem olarak kullanıp istedikleri zaman çok rahat pozisyona girdiler. İki pasla...

Şoku çabuk atlattılarBu oyunun sürekli bir baskıya dönüşmeyişi ise Fenerbahçe savunmasının geride risk almadan oynamayı seçmesindendi. Hücum işini sadece Gökhan Gönül’e bıraktılar, o da baskı için yeterli olmadı.
Böyle bir rakibe karşı sert oyuna rağmen pes etmeyişleri Fenerbahçe’nin en göze çarpan yönü. Maç başındaki şoku çabuk atlattılar.
Semih’in katkısı da takımın planına daha uygun bir durum ortaya çıkardı.
Caner’in oyunundaki kıpırdanmaya rağmen Konya akınlarının büyük çoğunluğunun bu kanattan gelişi sorunun devam ettiğini gösteriyor. Baskılı oynayan bir takıma karşı ne yapacağı gerçek soru işareti. Kocaman bir gün önce Ankaragücü forması altında Fenerbahçe altyapısından yetişip Özer’e karşılık Ankaraspor’a verilen Özgür Çek’i seyrederken acaba neler düşünmüştür? İnsan merak ediyor.
Kocaman riskli oyun yapısını bundan yararlanmayı bilmeyen bir takım karşısında test etti Sonuç hiç de fena değil. Bakalım haftaya Daum’un planına mı dönecek, yoksa Stoch ve Dia yine sahada olacak mı? 

Kaynak: Milliyet


Fatih'in Aslanları

Bir gün Cennet'in kapıları şiddetle vurulmuş:
-Güm Güm Güm !! İçeriden seslenmişler:
-Kim o? Dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses:
-Biz İstanbul'u fetheden Fatih'in yiğitleriyiz! İçeriden hoş geldiniz diyerek kapılar ardına kadar açılmış ve yiğitleri içeriye buyur etmişler. Her şey çok güzel gidiyormuş. Ta ki, 40 yıl geçinceye kadar. Bir gün kapılar yine şiddetle çalınmış:
-Güm Güm Güm !!! İçeriden sormuşlar:
-Kim o? Dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses:
-Biz İstanbul'u fetheden Fatih'in yiğitleriyiz! İçeriden hemen cevaplamışlar:
-Hadi len! Onlar 40 yıl önce geldi! Dışarıdan yine ses gelmiş:
-Biz mehter takımıyız ancak geldik!!


Deja-Vu T-Shirtleri Satışta Sunuldu

Fenerium, yaklaşan derbi maçı öncesinde, üzerinde Kadıköy'de oynanan Fenerbahçe-Galatasaray maçların skorlarının yer aldığı nostaljik "De-javu" t-shirtlerini satışa sundu.


Kadıköy'de yaşanan 10 maçlık galibiyet serisine atıfta bulunan ve bu seriyi birebir yaşama fırsatı olan veya olamayan tüm taraftarlar için manevi değer taşıyacak olan "de-javu" t-shirtlerine sahip olmak isteyen tüm Fenerbahçeliler vakit kaybetmeden Fenerium mağazalarına uğrayıp sınırlı sayıda satışa sunulan bu t-shirtlere sahip olabilirler.

Kaynak: Fenerbahce.org


Emre Belözoğlu: “Kazandığımız için çok mutluyuz”

Konyaspor galibiyetini yayıncı kuruluşa değerlendiren oyuncumuz Emre Belözoğlu, neticeyi bulana kadar çok iyi oynadıklarını söyledi.


Karşılaşma içerisinde paslaşmalarının takdire değer olduğunu belirten Emre, "Hedefimiz Galatasaray maçına moralli çıkmaktı. Üzerimizdeki rakipler puan kaybedince bu maç daha da önem kazandı. Kazandığımız için çok mutluyuz. Beklediğimizden kolay oldu. Rakip takımları küçümsemek istemiyorum ama daha kaliteli kadromuz olduğunu düşünüyoruz. Mücadele edince bu üstünlüğümüz daha çok meydana çıkıyor. Gol atmak güzel bir şey. Niang, Alex, Semih skora katkıda bulunan oyuncular, bizim de onlara destek olmamız gerekiyor. Konyalı taraftarlara şunu söylemek istiyorum, Konya büyük bir insana ev sahipliği yapmış şehir. Hiç kimsenin annesi küfürü hak etmediği gibi bizim annelerimiz de hak etmiyor. Mevlana’nın şehrinde bunun olmasına futbolcular olarak çok hayıflandık .’’

Kaynak: Fenerbahce.org


Semih Şentürk: “Yüreğimizle oynadık”

Konyaspor galibiyetinin rakiplerinin puan kaybettiği haftada ilaç gibi geldiğini belirten Semih Şentürk , çok iyi mücadele ettiklerini söyledi.


Konyaspor maçının ardından yayıncı kuruluşa açıklamalarda bulunan oyuncumuz Semih Şentürk, "Kolay galibiyet alacağımızı düşünmüyorduk. Konyaspor taktiksel olarak bire bir oynayan ve sert bir takım. Ama çok iyi mücadele ettik, yüreğimizle oynadık. Rakiplerin puan kaybettiği haftada 3 puan ilaç gibi geldi. Bilica maçtan önce ’gol atacaksın’ demişti. Golden sonra o nedenle Bilica’ya koştum. Derbilerin havası başkadır. İyi olan, iyi konsantre olan kazanıyor. 10 yıldır sahamızda yenilmiyoruz, Galatasaray’ın durumu kötü ama Galatasaray, Galatasaray’dır. Hocamız hafta içinde gerekli taktikleri verecektir, iyi bir şekilde hazırlanmak istiyoruz" diye konuştu.

Kaynak: Fenerbahce.org


Aykut Kocaman: "İyi bir sonuç elde ettik"

Sportif Direktörümüz ve Teknik Sorumlumuz Aykut Kocaman, Konyaspor galibiyetinin sevincini en fazla 24 saat yaşanması gerektiğini belirterek, haftaya oynayacağımız Galatasaray maçının önemine dikkat çekti.Kocaman,"Galatasaray ne durumda olursa olsun, Galatasaray genç takımıyla da gelse bunlar derbi maçlardır" dedi.


Konyaspor maçının ardından yayıncı kuruluşa açıklama yapan Sportif Direktörümüz ve Teknik Sorumlumuz Aykut Kocaman, "Maç öncesi açıkçası çok zorlu bir maç olacağı görülüyordu. Lige verilen ara öncesinde iyi oyun oynuyorduk. Bundan sonra lige nasıl başlayacağımız önemliydi.Tabii rakip açısından da bu durum önemliydi, bizim maçımızda çıkış istiyorlardı. Maçta sertlik derecesinin yüksek olmasını da bekliyorduk ve öyle oldu. Maça istekli başladık. Konyaspor da bize cevap vermeye başladı. Biz daha sonra kontrolü aldık, gol attık ve bu da iştahı artıracak derken gol yedik. Ama devreyi iyi skorla bitirdik. Şuan daha iyiye gittiğimizi söylemek yanlış olmaz. Ancak Gençlerbirliği, Kasımpaşa ve bu maçını da sayarsak topun bizde kalma süresi ile ilgili biraz daha iyi olmamız gerekiyor. Ancak zor bir deplasmandan 3 puan alarak rakiplerin de puan kaybettiği haftada iyi bir sonuç elde ettik" dedi.

Haftaya Galatasaray ile oynayacağımız derbi maçını da değerlendiren Aykut Kocaman, "Oyuncu arkadaşlarıma da maçtan önce söyledim. Galatasaray bizim ezeli rakibimiz ve 100 yıldır karşılıklı oynadığımız en ciddi rakibimiz. Galatasaray ne durumda olursa olsun, Galatasaray genç takımıyla da gelse bunlar derbi maçlardır. Şimdi Konya’yı yendik ve bunun sevincini 24 saat yaşamak istiyoruz. Ancak kimse sanmasın ki Galatasaray’ın şuan ki durumdan ötürü kolay bir maç olacak.Tam tersi, rakibimiz şuan ki durumunu terse çevirmek için bu maçı fırsat olarak görecektir. Umarım bizim takımımız da bunun farkına vararak böyle bir futbol oynar’’ diye konuştu.

Özer’in sakatlanlığına da değinen Aykut Kocaman, "Özer’in sakatlanması oyun planlarından öte sağlığı açısından önemli. Her zaman söylüyorum sporcu sağlığı daha önemli. Sakatlığı sıkıntılı görünüyor ama net de bir şey yok, umarım yanılırız’’ şeklinde konuştu

Basın Toplantısı

Sportif Direktörümüz ve Teknik Sorumlumuz Aykut Kocaman, Alex’in son döneme damga vurmuş önemli oyunculardan biri olduğunu söyledi.

Konyaspor’la yapılan maçın ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Aykut Kocaman, "Son Gençlerbirliği maçıyla, milli maç arası öncesi iyi bir kapanış yaptık. Açılış maçları risk unusu taşır. Arayı doğrusunu söylemek gerekirse beklediğimizden daha olumsuz geçirdik. Rakibimiz de olumsuz gidişatını değiştirmek istiyordu. Bu duygu ve düşünceler de maçın sertlik derecesini artırıyordu. Bu sahadaki sertlik değil, seviye olarak sertlik, yanlış anlaşılabilir’’ dedi.

Maçın bu şekilde başladığını, ilk golü bulduktan sonra farkı artırabileceğimizi ama Konyaspor’un hemen cevap verdiğini ifade eden Kocaman, "İkinci yarı biraz daha hızlı, istekli, ayakları yere basan ve neticeye giden oyun oynadık. Orta hakemin maçın görüntülerini yeniden izlemesi gerekir, Hem lehimize hem de aleyhimize yanlış kararlar verildi" diye konuştu.

Alex’in yokluğunda takımın daha hızlı oynadığıyla ilgili soruyu da Kocaman, "Birinci ve öncelikli durum Alex’in tekrar sağlığını kazanmasıdır. Önemli olan budur. Hiçbir oyuncuya takımı hızlı veya yavaş oynatıyor diye ön yargıyla bakmıyorum. Alex bu takımın önemli oyuncularından. Son döneme damgasını vurmuş değerli oyuncularımızdan. Bu tartışmaları bir tarafa bırakalım’’ diye yanıtladı.

Kocaman, Özer’in durumuyla ilgili soru üzerine, ’’Özer’in aynı yerde sıkıntısı var, kırık mı çatlak mı isimlendirmeyelim. Spor sağlığı, oynama sağlığı sıkıntılı gözüküyor. Umarım yanılırız, şu an net bir şey söyleyemem’’ dedi.

Kaynak: Fenerbahce.org


Konyaspor 1 - Fenerbahçe 4

Spor Toto Süper Ligi’nin 8. haftasında deplasmanda Konyaspor ile karşı karşıya gelen Fenerbahçemiz Emre, Semih, Stoch ve Lugano’nun golleriyle sahadan 4-1 galip ayrıldı. Bu sonuçla Takımımız puanını 16’ya yükseltti.


1. dakikada Konyaspor’un kullandığı köşe vuruşunda topa iyi yükselen Kere’nin kafa vuruşu üstten auta çıktı.

8. dakikada Ramazan’ın sol çaprazdan ceza sahasına gönderdiği ortasında topla buluşan Leitava’nın vuruşu defansımıza çarparak döndü. Ceza sahası içinde oluşan karambolda top defansımız tarafından uzaklaştırıldı.

11. dakikada Ramazan’ın rakip ceza sahasına ortasında topa iyi yükselen Adnan’ın kafa vuruşunu kaleci Volkan kornere çeldi.

19. dakikada Fenerbahçemizin Konyaspor ceza sahası içinde kazandığı endirekt serbest vuruşta topa sert vuran Emre Belözoğlu’nun şutu Konya defansına da çarparak yan direkten kornere çıktı.

24. dakikada topla birlikte defansı geçerek kaleci ile karşı karşıya kalan Stoch’un yerden vuruşunu kaleci Orkun yere yatarak kontrol altına aldı.

25. dakikada gelişen Fenerbahçe atağında, Niang’ın ceza sahasına gönderdeği ara pasıyla buluşan Emre şık bir hareketle rakibnden sıyrılrıktan sonra sol ayağının iciğiyle, tohu sol alt köşeden Konya ağlarına gönderdi; 0-1

31. dakikada Konyaspor’un sol kanattan geliştirdiği atakta Ramazan Kahya’nın sol çaprazdan ceza sahası içine gönderdiği pasta topla buluşan Leitava’nın geri pasını iyi değerlendiren Grajciar topu ağlarla buluşturdu; 1-1

34. dakikada Fenerbahçe’nin sol kanattan geliştirdiği atakta Dia’nın ceza sahasına yaptığı ortada topa gelişine vuran Semih’in şutu Niang’a çarparak geri döndü. Geri dönen topu iyi değerlendiren Semih’in sert şutunda meşin yuvarlak ağlarla buluştu; 1-2

41. dakikada Semih’in pasında sol çarprazdan ceza sahası içine giren Stoch, kaleci ile karşı karşıya kaldı. Stoch’un vuruşunda top kalecinin yanından geçerek ağlarla buluştu;1-3

İKİNCİ YARI

50. dakikada Montano’nun pasında Grajciar ceza sahasına girdiği gibi vuruşunu yaptı, sol köşeye giden topu kaleci Volkan uzanarak kornere tokatladı.

51. dakikada Lietava’nın ceza sahası dışı sağ çaprazından yaptığı sert vuruşu kaleci Volkan son anda kornere tokatladı.

64. dakikada Emre’nin sağdan kullandığı serbest vuruşta penaltı noktası üzerinde Lugano kafayı vurdu, top sol köşeden ağlara gitti. 1-4

66. dakikada Adnan’ın ceza sahası içinden dışarıya çevirdiği topa sağ çaprazda Emre Toraman sert vurdu, kaleye doğru giden top takım arkadaşı Lietava’ya çarptı ve pozisyonun devamında savunmamız tehlikeyi uzaklaştırdı.

73. dakikada sağdan kullanılan serbest vuruşta altıpas önünde Lietava kafayı vurdu, kaleci Volkan üstüne gelen topu kolaylıkla kontrol etti.

78. dakikada Montano’nun savunmanın arkasına attığı topa hareketlenen Erdal, ceza sahası içi sağ çaprazında topla buluştuğu gibi vuruşunu yaptı, meşin yuvarlak az farkla üstten auta çıktı.

86. dakikada Semih’in ara pasında ceza sahası içi sol çaprazında Stoch’un vuruşunda kaleci Orkun gole izin vermedi.

STAT: Atatürk
HAKEMLER: Abdullah Yılmaz, Gökhan Memişoğlu, Serkan Malkoç
KONYASPOR: Orkun, Basem Abbas, Emre Toraman, Ramazan,(Montano dk. 46), Burak, (Erdal dk. 64), Veli, Grajciar, Hakan (Klein dk. 46), Lietava, Kere, Adnan

YEDEKLER: Ercüment, Eser, Bangoura, Ali
TEKNİK DİREKTÖR: Ziya Doğan

FENERBAHÇE: Volkan, Gökhan, Lugano, Yobo, Caner, Dia, (Gökay ), Emre Belözoğlu, Mehmet Topuz, Stoch, Özer, (Semih dk. 14), Niang,(Andre Santos dk. 67)

YEDEKLER: Serkan, Bekir, Kazım, Bilica
TEKNİK DİREKTÖR: Aykut Kocaman

GOLLER: Emre Belözoğlu (dk. 26), Semih (dk. 34), Stoch (dk. 41), Lugano (dk. 64) (Fenerbahçe), Grajciar (dk. 30) (Konyaspor)
SARI KARTLAR: Lietava, Emre Toraman, Burak, Basem Abbas (Konyaspor), Caner, Lugano (Fenerbahçe)

Kaynak: Fenerbahce.org


Two And a Half Men - 8.Sezon - 5.Bölüm - indir


veya


The Event - 1.Sezon - 5.Bölüm - indir


720p HD linkler


House - 7.Sezon - 5.Bölüm - indir


720p HD linkler


How I Met Your Mother - 6.Sezon - 5.Bölüm - indir


veya
veya
veya
veya


Chuck - 4.Sezon - 5.Bölüm -indir





720p HD linkler