tr haberler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tr haberler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Mavi Marmara İstanbul'da

Mavi Marmara ilk hareket noktasına olan Sarayburnu'na geldi. Binlerce İstanbullunun karşıladığı gemi İsrail-Türkiye arasında yaşanan en önemli dışpolitik sorun olmuştu. Furkan Doğan'ın babası duygulu bir konuşma yaptı.

 

''Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım'' kampanyası kapsamında Gazze'ye giderken İsrail'in saldırısına uğrayan ''Mavi Marmara'' gemisi, İstanbul'a geldi.
Sarayburnu'ndan 219 gün önce 22 Mayısta yola çıktıktan sonra 31 Mayısta İsrail'in saldırısına uğrayan ''Mavi Marmara'' gemisi, dün gece saat 01.10'da Çanakkale'deki Kepez Limanı'ndan resmi işlemlerinin tamamlanmasından sonra yola çıktı.

İstanbul'a saat 13.00'de ulaşan ''Mavi Marmara'' gemisini Sarayburnu Limanı'na geminin kaptanı Mahmut Tural yanaştırdı. Geminin mürettebatı da ''Mavi Marmara'' ile birlikte İstanbul'a geldi.
İHH İnsani Yardım Vakfı tarafından Sarayburnu'da düzenlenen törenle, ''Mavi Marmara'' gemisi vatandaşlar tarafından ''Mavi Marmara'' şarkısı eşliğinde coşkuyla karşılandı. ''Mavi Marmara'' gemisinin Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma Genel Müdürlüğü'ne bağlı iki römorkör eşliğinde boğaza girişinde Galata Köprüsü üzerinde havai fişekler patlatıldı. Gemi limana yanaşırken, törene katılan bazı vatandaşlar, gözyaşlarını tutamadı. ''Mavi Marmara'' gemisinin üzerine saldırıda şehit olanların resimlerinin de asılı olduğu görüldü.
Deniz polisi de boğazda güvenlik önlemi aldı. Anamur-Girne arasını 26 saat 15 dakika kafessiz yüzerek dünya rekoru kıran milli yüzücü Alper Sunaçoğlu'da ekibiyle Sarayburnu'ndan denize atlayarak, ''Mavi Marmara'' gemisinin İstanbul'a gelişini yüzerek karşıladı.
Öte yandan bazı vatandaşlar, deniz yoluyla Sarayburnu'na ellerinde Filistin bayrakları olduğu halde sloganlar atarak geldi.

Sarayburnu'nda düzenlenen karşılama törenine, İHH Başkanı Bülent Yıldırım, Başpiskopos Hilarion Capucci, gemide şehit olanların aileleri ve ''Mavi Marmara'' gemisiyle Filistin'e yardım götüren gönüllüler katılıyor.
Karşılama töreni için birçok ilden otobüsler kaldırıldı. 50 farklı ülkeden aktivist İstanbul'a geldi. ''Mavi Marmara''yı denizde balıkçı gırgırları karşıladı. Tören alanının girişine ve sahneye de ''Mavi Marmara'' şehitlerinin resimleri asıldı.

''Mavi Marmara'' gemisi, Sarayburnu'nda bir hafta kalarak vatandaşların ziyaretine açık olacak. Gemi daha sonra Tuzla Tersanesi'ne çekilecek. Burada geminin tamir ve bakımı devam edecek. Talep olması halinde gemi başka ülkelere de gönderilecek. Bu şekilde Filistin'de yaşanan ambargonun sürekli gündemde olması sağlanacak.

''MAVİ MARMARA, BİR TURNUSOL KAĞIDIDIR, BU GEMİYE DOKUNAN YANAR. BU GEMİ İNSANLIĞIN ORTAK VİCDANIDIR''

İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım, ''Mavi Marmara'' gemisine İsrail askerlerinin yaptığı saldırı sırasında direniş göstermeyi büyük bir mutluluk, büyük bir onur olarak gördüklerini ve bundan utanmadıklarını belirterek, ''Biz korkak değiliz, siz bizi vurmadınız, kendinizi vurdunuz, şimdi bu pisliğinizi temizleyin'' dedi.
''Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım'' kampanyası kapsamında Gazze'ye giderken İsrail'in saldırısına uğrayan ''Mavi Marmara'' gemisinin 219 gün sonra İstanbul'a dönmesi dolayısıyla Sarayburnu Limanı'nda karşılama töreni düzenlendi.

Törende konuşan İHH Genel Başkanı Yıldırım, ''Mavi Marmara'' gemisinin 22 Mayısta birçok ülkeden ve inançtan insanla yola çıktığını hatırlattı.

O zaman kendilerine ''Karşınızda dünyanın en zalim gücü var, siyonistler var. Arkasına Amerika'yı almış olan Ortadoğu'daki mafya devleti var. Siz bunlarla baş edemezsiniz'' dendiğini belirten Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Doğru atom bombası hariç her şeyleriyle saldırdılar. Bu Mavi Marmara'nın etrafına onlarca zodyak, savaş gemileri, helikopterler, F-16'lar, denizaltılarla geldiler ve bomba atmaya başladılar, silah sıktılar. Zannettiler ki korkacağız. Ama şunu unuttular, burada cesur olan sadece Müslümanlar değildi, Yahudiler de Hristiyanlar da cesurdu. Hiç kimse kaçmadı. 9 kardeşimizi şehit ettiler. 50'den fazla arkadaşımızı yaraladılar.''
-''DİRENİŞ GÖSTERMEYİ ONUR OLARAK GÖRÜYORUZ''-

İsrail askerlerinin kendilerine ''Neden direniş gösterdiniz'' diye sorduğunu belirten Yıldırım, şunları kaydetti:
''Direniş göstermeyi büyük bir mutluluk, büyük bir onur olarak görüyoruz, bundan utanmıyoruz. Bize 'niye direniş gösterdin' diyen yerli-yabancı herkese diyorum ki, biz korkak değiliz, siz bizi vurmadınız, kendinizi vurdunuz. Şimdi bu pisliğinizi temizleyin.

Bize diyorlar ki; 'bizden uzak durun'. Siz Gazze'den, Batı Şeria'dan, Mescid-i Aksa'dan uzak durun, biz de sizden uzak duralım. Bütün dünya halkları siyonizmin pisliğini, yalancılığını gördü. Ey siyonizm, şunu unutma, zannetme ki bu ülkede birliği ve beraberliği bozacaksın. Duyuyoruz, İsrail kaynaklı bir çok provokatif hareketler oluyor. Biz bütün partilerle bütün sivil toplum kuruluşlarıyla bütün medyayla halkımızla ve özellikle şehitlerimizin aileleriyle gemiye katılanlarla beraber sizin bu pisliğinize karşı çıkacağız. Eğer tekrar Gazze'ye dokunursanız biz de size dokunacağız. Bu sözü nasıl anlarsanız anlayın. Şimdi Gazze'ye saldıracaklarmış. Artık Gazze'ye, Batı Şeria'ya, Mescid-i Aksa'ya saldırdığınızda İstanbul'a, Londra'ya, Paris'e, Tahran'a, Riyad'a, Mısır'a da saldırıyorsunuz.''

-''MAZLUMİYET NEREDEYSE, MAVİ MARMARA ORADA''-

Dünya halklarının harekete geçtiğini ifade eden Yıldırım, ''İlan ediyoruz, biz sadece Akdeniz'e çıkmadık yer yüzündeki bütün limanlara çıktık. Yeryüzündeki bütün mazlumların yanına gittik'' dedi.
Mazlumiyet neredeyse Mavi Marmara gemisinin oraya gideceğini ifade eden Yıldırım, ''Mavi Marmara, bir turnusol kağıdıdır, bu gemiye dokunan yanar. Bu gemi insanlığın ortak vicdanıdır. Bu gemiye dokundular, bazı ailelerimizi üzdüler. Bu gemiye dokunmaya devam edilirse gönüllerden herkes düşer'' diye konuştu.
İslam ülkelerinin liderlerine de seslenen Yıldırım, Türkiye'nin gösterdiği onurlu tavrı, onlardan da beklediklerini ifade ederek, ''Eğer siz isterseniz siyonizmi, orada bu zulmün elinden uzak tutarsınız. Ama şu ana kadar doğru dürüst bir ses çıkmadı'' dedi.

-MAVİ MARMARA ŞEHİTLERİ İÇİN KAMPANYA-

Mavi Marmara'da şehit olanlar için ''9 Şehide 9 Eser'' kampanyasını başlattıklarını anlatan Yıldırım, ''Bu 9 şehit adına yapılacak yurtları, eğitim kurumlarını, özellikle Arap dünyasının ve Avrupa'nın yapmasını istiyoruz'' dedi.
Yıldırım, 100 ülkenin katılımıyla yeni yardım organizasyonları düzenleyeceklerini, Gazze, Batı Şeria ve yeryüzündeki bütün ambargolar kalkana kadar yola devam edeceklerini sözlerine ekledi.

-FURKAN DOĞAN'IN BABASINDAN DUYGULU KONUŞMA-

Saldırıda hayatını kaybeden Furkan Doğan'ın babası Ahmet Doğan, tüm şehitlerin Mavi Marmara ile döndüğünü ve aralarına katıldığını söyledi.
''Bu şahadetlerin ailelere birer mesaj olduğunu'' ifade eden Doğan, ''Şehitlerimiz bize canını infak etmeyi öğretti. Şehitlerimiz silahlı direnişçi değildi. Amaçları yardım malzemesi ulaştırmaktı. Mavi Marmara gemisi, yardım seferlerini sürdürmeli. Şehitlerimizi yaşatmak istiyorsak, onların eylemlerine sahip çıkmalıyız'' dedi.
Ahmet Doğan, dün gece saatlerce Çanakkale'deki Kepez Limanı'nda Mavi Marmara gemisine binmek için beklediklerini ancak gemiye alınmadıklarını ve bu durumun kendilerini çok üzdüğünü dile getirdi.
Konuşması sırasında duygulanan Doğan, İsrail'e de seslenerek ''İsrail, sen büyük bir hata yaptın. İnsanlık suçu işledin, katilsin, teröristsin. Bunu kabul edeceksin ve buna sebep olanları cezalandıracaksın'' dedi.
Başpiskopos Hilarion Capucci de İsrail'in yıldırma politikaları karşısında asla geri durmayacaklarını söyledi.
Törende ayrıca Mavi Marmara gemisiyle Filistin'e yardım götüren Avrupa'nın çeşitli ülkelerindeki gönüllüler de birer konuşma yaptı.

Törende Mavi Marmara baskınında hayatlarını kaybeden İbrahim Bilgen, Çetin Topçuoğlu, Cengiz Songür, Fahri Yaldız, Cevdet Kılıçlar, Ali Haydar Bengi, Necdet Yıldırım, Furkan Doğan, Cengiz Akyüz ile hala yoğun bakımda olan Uğur Süleyman Söylemez'in isimleri tek tek okundu, vatandaşlar da hep bir ağızdan ''burada'' diye cevap verdi. Törenin sonunda yakınlarını kaybeden ailelere çeşitli hediyeler verildi.
Daha sonra ailelerle gemide bulunan gönüllüler, ''Mavi Marmara'' gemisini gezdi. Vatandaşlar da gemiyi gezmek isteyince, geminin kapısında bir süre izdiham yaşandı.

Saldırıdan kalan mermi izlerinin hala ilk günkü gibi tazeliğini koruduğu gemide, hayatını kaybedenlerin resimlerinin şehit düştükleri yerlere konulduğu görüldü. Gemiyi gezenler, burada duygulu anlar yaşadı.
Gemiyi gezen vatandaşlar, Mavi Marmara'nın kaptanı Mahmut Tural ile sohbet ederek hatıra fotoğrafı çektirdi.
Törene Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara da katıldı.

Kaynak: Haber7 & AA



Google'dan Mehmet Akif Ersoy Logosu

Arama motoru Google, milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un doğum yıldönümü dolayısıyla logosunu değiştirdi.

http://image.haber7.com/haber/haber7/photos/2010/712620101220123255918.jpg

Özel günlerde yaptığı logolar ile takdir kazanan arama motoru Google, İstiklal Marşı'nın yazarı Mehmet Akif Ersoy'u da unutmadı.

Şairin doğum günü olan 20 Aralık için özel logo jesti geleneğini devam ettiren Google'ın Türkiye sayfası ''www.google.com.tr'' adresine girenler, Mehmet Akif Ersoy için özel tasarlanmış logoyla karşılaştı.


Çanakkale'de Deprem

Saat 04:52'de merkez üssü Çanakkale Saros olan 5,3 büyüklüğündeki deprem İstanbul ve çevre illeri de salladı.. Sabaha karşı bazı vatandaşları yatağında kaldıran deprem yaklaşık 20 saniye kadar sürdü.


Saat 04:52'de meydana gelen deprem İstanbul'da da hissedildi..

İstanbul'da hafif derecede hissedilen deprem yaklaşık 20 saniye sürdü.. Deprem, Çanakkale, Edirne, Tekirdağ, Balıkesir ve Bursa gibi yakın merkezlerin yanında Manisa ve İzmir'de de hissedildi

Vatandaşlar, yeni bir deprem olma ihtimaline karşın binalardan dışarı çıkarken yetkililer, şu ana kadar, can ve mal kaybına yönelik bilgi ulaşmadığını bildirdi.

Dün akşam Marmara Denizi'nde Erdek açıklarında 2,5 büyüklüğünde hafif bir sarsıntı meydana gelmişti..

HABER 7


Saatlerinizi geri almayı unutmayın

31 Ekim Pazar günü (cumartesi gününü, pazar gününe bağlayan gece) saat 04.00'de saatler 1 saat geri alınacak. Yaz saati uygulamasına 28 Mart 2010 tarihinde geçilirken, saatler 03.00'te bir saat ileri alınmıştı.


Buna göre yaz saati, bir başka deyişle "ileri saat" uygulaması, 28 Mart Pazar günü saat 03.00'te saatlerin bir saat ileri alınmasıyla başlarken, 31 Ekim Pazar günü saat 04.00'te saatlerin 1 saat geri alınmasıyla sona erecek.

Yaz saati uygulamasıyla, akşam saatlerinde en yüksek değerine ulaşan enerji talebinin (puant gücü) azaltılması hedefleniyor.

Haber7


DOĞAN GRUBU, PETROL OFİSİ'Nİ 1 MİLYAR EURO'YA SATTI!

Doğan Grubu, Türkiye'nin en büyük akaryakıt dağıtım şirketi Petrol Ofisi'ndeki çoğunluk hisselerini Avusturyalı enerji devi OMV'ye 1 milyar euro nakit karşılığı devrediyor...

Doğan Holding’in Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Yönetim Kurulumuz yapmış olduğu toplantısında ve mutabık kalınan esaslar dahilinde; gerekli yasal izinlerin alınması; belirlenen koşulların sağlanması, hisse devri için gerekli her türlü koşulun sağlandığı hususunda alıcı ve satıcı tarafların müştereken mutabık kalmasıyla Petrol Ofisi A.Ş.’de tüm pay sahiplerine en az 489.200.000 USD tutarında kâr dağıtımı yapılması şartlarıyla, şirketimizin Petrol Ofisi A.Ş. sermayesinde sahip olduğu ve Petrol Ofisi A.Ş. sermayesinin yüzde 54.17’sine karşılık gelen, beheri 1 TL nominal değerli 312.665.848 adet (yüzde 54.14) A Grubu Nama/Hamiline paylar ile birlikte Petrol Ofisi A.Ş. sermayesinin yüzde 0.03’ünü temsil eden ve aşağıda belirtilen nitelikteki payların; taraflar arasında mutabık kalınan 1 milyar euro bedel üzerinden OMV Aktiengesellschaft’a devri işlemlerine başlanılmasına karar vermiştir.”
Hisse devir bedelinin kapanış koşullarının sağlanmasını takiben nakden ve peşin olarak ödeneceğinin belirtildiği açıklamada şöyle devam edildi:
“Söz konusu bedelin yarısı euro, yarısı ABD Doları cinsinden tahsil edilecektir. ABD Doları cinsinden tahsil edilecek kısım için kur EUR/USD=1,39 TL olarak sabitlenmiştir. Şirketimiz ve OMV, Petrol Ofisi A.Ş.’de mümkün olan en kısa sürede ve her halükârda kapanıştan önce olağanüstü bir genel kurul toplantısı yapılması ve söz konusu genel kurul toplantısı gündeminde, diğer hususların yanında, tüm pay sahiplerine en az 489.200.000 USD tutarında kâr dağıtımı yapılması hususunun da yer alması üzerinde mutabık kalmışlardır.”

Kaynak: www.milliyet.com.tr


İstanbul bu projeyle kurtulacak

İBB Başkanı Kadir Topbaş, beklenen depreme yönelik geliştirdikleri projeyi açıkladı.


Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Deprem Dönüşüm Projesi’ne yönelik eleştirilere “10 ilçeden 6 tanesi öncelikli. İstanbul’un tamamı düşünüldüğünde, yapılar kendi rantını kendisi oluşturacak. Bahsedilen rant binada yaşayanlarla ilgili, başkalarına rant sağlanması söz konusu değil” yanıtını verdi.
İstanbul büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın Deprem Dönüşüm Projesi’yle ilgili yaptığı “Yıkılma riski olan apartmanını yıkana daha fazla kat izni vereceğiz” açıklaması rant eleştirilerini de beraberinde getirdi. Topbaş dün yaptığı açaklamada rant iddialarına yanıt verdi.

RANT BİNADA YAŞAYANLARLA İLGİLİ

Vatan'ın haberine göre, Topbaş, başta riskli bölgeler olmak üzere, belirlenen hasarlı binaların yıkılıp, arsalarının birleştirilerek, yeni yapılacak depreme dayanıklı binalarda kat sayısını artırmayı planlayan Deprem Dönüşüm Projesi’yle ilgili eleştirileri şöyle yanıtladı: “Bahsedilen rant binada yaşayanlarla ilgili, başkalarına rant sağlanması söz konusu değil. Arzu ettiğimiz, İstanbul’da kentsel dönüşümdü. Ama ana muhalefet başta olmak siyasi partiler bunu manipüle ettikleri için vatandaş tedirgin oldu. Ciddi deprem riski taşıyan İstanbul’da, tedirgin olduğumuz yaşam alanlarını yeniden elden geçirmek ve riski azaltmak zorundayız. Bununda yolu da, güçlendirmenin çok fazla sonuç vereceğini düşünmüyorum çünkü bu yapıların elden geçirilmesi.”

İMAR ARTIŞI VERİLECEK

“Özellikle 98 öncesi yapılar başta olmak üzere kentsel dönüşüm yapamadığımıza göre, Deprem Dönüşüm Projesi adı altında biz bu yapı alanlarına yöneldik” diyen Topbaş, “Belirli oranda imar artışı vermeyi düşünüyoruz... Biz yeni öngördüğümüz imar artışlarında, getireceğimiz şartlarda yol genişliklerini, bina altı otoparkları, yeşil alanlarını planlıyoruz. Yani otopark ve yeşil alan da artacak” şeklinde konuştu.

6 İLÇE ÖNCELİKLİ

“İstanbul’da nüfusun yüzde 50’sinin yaşadığı risk alanları” diyen ve Bakırköy, Küçükçekmece, Zeytinburnu, Güngören, Bağcılar’ın ismini veren Topbaş, “10 ilçeden 6 tanesindeki tarama bitti ve öncelikli yerler burası. İstanbul’un tamamı düşünüldüğünde, yapılar kendi rantını kendisi oluşturacak. İstenirse KİPTAŞ istenirse de müteahhit firmalarıyla anlaşılabilir...Daha kaliteli daha düzgün daha mükemmel bir şehir ortaya çıkarmak zorundayız; İstanbul artık bunu hak ediyor. Bu projenin bazı olumsuz yanları da var ama olumlu yanları o kadar çok ki onları hiç konuşmamak lazım. Yine bunun karşısında duracak insanlar olacak ama benim ne söylemek istediğimi halkım anlıyor ve onlar bize güveniyor” dedi.

Kaynak: Yazete


Bu tehdit 'Kırmızı Kitaba' tavizsiz girmeli

Türkiye’nin gizli anayasası olarak da bilinen ve kamuoyunda ‘Kırmızı Kitap’ olarak anılan ‘Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin yazımı tamamlandı. Ama ülkenin geleceğini tehdit eden en önemli soruna yer verilmedi. İşte o tehdit.

Türkiye’nin gizli anayasası olarak da bilinen ve kamuoyunda ‘Kırmızı Kitap’ olarak anılan ‘Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ (MGSB) yeniden yazılıyor.

Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin tarihte ilk kez, tehdit ve risklerin fırsatlara dönüştüğü vizyoner bir metin olarak hazırlandığı ifade ediliyor. Kuşkusuz ülke adına hoş şeyler bunlar.

Fakat bize göre belgede ciddi bir eksiklik var. Aşağıda izah edeceğim.

Belgeden 'irtica' tamamen çıkarılırken, darbe ve çetelere atıf olduğu ve ilk kez belgeye 5 yeni madde girdiği belirtiliyor. Belgeye son şeklinin verilmesi için Başbakanlık, Genelkurmay, Dışişleri ve İçişleri Bakanlığı başta olmak üzere devletin temel birimlerine gönderildiği ifade ediliyor .

Belgenin bu ayın sonunda yapılacak Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında gündeme gelmesi ve son halini alarak resmiyet kazanması ihtimal dahilinde. Belge üzerinde en son değişiklik 2005’de yapılmıştı.

Başbakan Erdoğan’ın “3 çocuk yapın” çağrısıyla gündeme gelen “Türkiye nüfusunun giderek yaşlandığı gerçeği” başta olmak üzere, Kırmızı Kitap’ın ilk kez çağın tehditlerini de içerecek şekilde kapsamlı hazırlandığı ifade ediliyor.

Tüm bu güzel gelişmelere rağmen, bize göre basına yansıyan metinde çok ciddi bir eksiklik var.

Eğer Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde ‘Toplumun Temelini Oluşturan Aileye Yönelik Tehditler’ başlıklı bir bölüm açılmazsa, ülkenin sınırlarını koruyacak güvenlik tedbirleri alınsa da, toplumun içten çökmesinin önü asla kesilememiş olacaktır.

Bize göre şu anda tehlike altındaki en önemli kurum aile müessesidir.

Aileler çatırtıyor... Boşanmalar artıyor... Gayrimeşru çocuk sayısı tırmanıyor.

Çocuklar sahipsiz... Uyuşturucu ve sigara kullanımı 10’lu yaşlara kadar inmiş vaziyette.

Televizyonlardaki çocuk programları, ilkokul seviyesindeki çocukların bile aşık oldukları kızlar yüzünden kavga etmelerini normal gösteren görüntüleri ekrana taşıyor. O yaşta sevgilisi olmamak bir yoksunlukmuş gibi aktarılıyor. Gençlik programlarını zikretmeye gerek bile yok. Rezalet almış başını gidiyor.

Dizilerde aldatmanın yolları öğretiliyor, meşrulaştırılıyor.

Hele sabah kuşaklarındaki kadın programları tam bir facia... Utanmazlık sınırları zorluyor. Güya topluma ibret olsun diye yayınlanan bu programlar, toplumsal rezaletleri sıradanlaştırıyor, utanma duygularını öldürüyor...

Genç yaşta intihar oranlarında ciddi artışlar var.

Şunu anlatmak istiyorum:

Uğruna mücadele verilecek en önemli toplumsal değer ailedir. Batı ülkeleri ile kıyas yapıldığında zikrettiğimiz en önemli değer olarak aile yapımız örnek gösterilirdi.

Gidin bakın, izleyin: Dünden ders çıkaran Batı ülkeleri, işleri kontrol altına almaya başladı. Televizyon yayınları bizdekine göre inanılmaz derecede muhahazakar. Toplumu ifsad eden kötülüklerin propagandasını yapmak nerede ise imkansız hale geldi. Toplumsal duyarlılık sahibi sivil refleksler anında devreye giriyor. Devlet de arkalarında durduğundan otokontrol sistemi önemli ölçüde yaygınlaştı.

Aileyi korumak, vatanı korumaktır...

Askerlik kamuoyu vicdanında neden namus borcu sayılıyor biliyor musunuz?

Eğer düşman sınır boylarında nöbet bekleyen askerleri ezer geçerse, tıpkı Bosna’da olduğu gibi, içeride namus payimal olur, kadınların ve kızların ırzına geçmeye yeltenir de ondan. Asker sınırda nöbet tutmayı sürdürüyor ama, aileler içeride çatırdıyor. Böyle giderse ve gereken tedbirler alınmazsa, hangi değerleri muhafaza etmek için sınır boylarında nöbet tuttuğunu bilmeyen bir kuşak gelecek. Bu durum, fedakarlık direncini kıracak, kutsal değerler uğruna kendini feda etme duygusunu törpüleyecek. “Değer mi” sorusunu sorduracak ve ülke güvenliği de risk altına girecek.

Nitekim, Fransa’nın başkenti Paris, Hitler tarafından 1940 yılında işgal edildiğinde, Temsilciler Meclisi ve Senato tarafından devlet başkanı ilan edilerek olağanüstü yetkiler verilen Fransız Maraşal Philippe Pétain, yaşanan utanç verici hezimetin en önemli sebebi olarak, Fransızların aile müessesesini ihmal etmesine bağlamış, Fransız askerlerin ve halkın uğruna mücadele verecekleri değerleri olmamasından kaynaklanlandığını açıklamıştı.

O kadar ki, Maraşal Pétain devlet başkanı seçilir seçilmez, ateşkes antlaşması uyarınca Nazi işgali dışında kalan ve ülke topraklarının yalnızca üçte birini oluşturan Güney Fransa'da kontrolü sağladığında, önce Aile ve Vatan çalışmaları yürütmeye başladı.

Eğer ‘Kırmızı Kitap’ olarak anılan ‘Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne Aileye Yönelik Tehditler de girerse, bu yaklaşım devletin diğer tüm birimlerinin konuya duyarlılığını artıracaktır. En azından RTÜK, toplumu ifsad eden programlarla mücadele ederken daha caydırıcı tedbirler alabilecektir.

Geçtiğimiz günlerde karşılaştığım bir RTÜK üyesine, ‘günlerce ekrandan tecavüz sahnesi seyrettirileceğine yönelik yayınlar yapılmasına rağmen, neden program daha yayınlanmadan gerekli tedbirleri almadınız’ dediğimde, kendilerinde bir cesaretsizlik gördüm. Eğer ‘Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde Aileye Yönelik Tehditler başlıklı bir yaklaşım duyarlılığı olsa, kuşkusuz ilgili merciler daha etkili tedbirler alabilirlerdi.

Cumhurbaşkanı Sayın Gül ve Başbakan Erdoğan’ın konuyla ilgili duyarlılıkları toplumun malumu. Eğer bu duyarlılık Kırmızı Kitap’a da yansırsa, devletin ilgili birimleri açısından da dikkate alınırlığı artacaktır.

Bekliyoruz.

Prof. Dr. Osman ÖZSOY – HABER 7


Pana Film'den Fatih Altaylı'ya sert cevap

Fatih Altaylı'nın yazısında 'Yeteri kadar kazandınız, artık bu ülkeye daha fazla zarar vermeyin' diyerek Kurtlar Vadisi'nin yapımcılarını hedef almıştı. Dizinin yapımcısı Pana Film, Altaylı'ya sert bir cevap verdi..


İŞTE PANA FİLMİN CEVABI

Fatih Altaylı ısrarla izlemediği Kurtlar Vadisi’ni karalamaya devam ediyor…

İzleyip aynı eleştirileri yapsa idrak sorunu olduğunu düşünür, her insanın her şeyi anlamasının ve kavramasının zorunlu olmadığı gibi dilediğini söyleme hakkını teslim ederdik…

Yok, eğer kavrıyor olup yine aynı şeyleri yazsaydı, açıkça birileri tarafından kullanıldığını söyleyebilirdik…

Söz konusu Fatih Altaylı ise, her iki ihtimal de bizi şaşırtmaz…

Ancak yazar en kötüsünde ısrar ediyor… İnsanın okumadığı, izlemediği ya da bizzat şahit olmadığı bir eser, kitap ya da durum hakkında ahkam kesmesi ancak ve ancak cehalettir… Bu cahilliği yapanlara kendi televizyon programlarında en ağır hakaretleri layık gören Altaylı, iş kendisine geldiğinde hem sağır hem kör olabiliyor…

Bizce hiçbir mahsuru yok… Kendisine neyi layık görüyorsa o olsun…

Ancak biz beyfendinin bu kadar cahil olduğuna inanmak istemiyoruz…

Bu kadar cahil olacağına bari “vazifeli” çıksın daha iyi!

Haber7


Peygamber Yolu İslam alimlerini İstanbul'a getiriyor

Dünyanın yaşayan en büyük İslam alimi Zuhayli ve en çok fetva istenen Müftüsü Ali Cuma başta olmak üzere ünlü İslam Alimleri Peygamber Yolu'nun hikmetini ve temsilcilerini anlatmak için İstanbul'a geliyor.


İstanbul, Uluslararası Risale-i Nur Sempozyumu'nun ardından hafta sonunda İslam dünyası için önemli bir uluslararası toplantıya daha ev sahipliği yapacak. Günümüzün en yetkin İslam alimleri, Kur'an ve sünnet ışığında 'peygamber yolu'nu konuşmak üzere yarın İstanbul'da bir araya gelecek. Yeni Ümit ve Hira dergilerinin ortaklaşa düzenlediği 'Uluslararası Peygamber Yolu Sempozyumu'na Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Mısır Müftüsü Prof. Dr. Ali Cuma, Fas ulemasından Prof. Dr. Ahmed Abbadi, M.Said Ramazan el-Bûtî, Prof. Dr. Vehbe Zuhaylî ve Prof. Dr. Hayrettin Karaman gibi tanınmış birçok isim katılıyor.

Fırat Kültür Merkezi'nde düzenlenecek toplantıda, İslam dünyasının ve Türkiye'nin önde gelen ilim ve fikir adamları Kur'an, sünnet, Hulefa-i Raşidin ve sahabe çizgisinden yola çıkarak 'Peygamber Yolu'nu anlatacak. Program, yarın saat 10.00'da Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Raşit Küçük, Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şerafettin Gölcük ve Fas ulemasından Prof. Dr. Ahmed Abbadi'nin yapacağı konuşmalarla başlayacak. Ardından, Mısır Müftüsü Prof. Dr. Ali Cuma ve Prof. Dr. Hayrettin Karaman kürsüye gelecek. İki gün devam edecek sempozyumda Prof. Dr. M. Said Ramazan el-Bûtî, Prof. Dr. Vehbe Zuhaylî, Prof. Dr. Hamza Aktan, Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Prof. Dr. Abdulhakim Yüce gibi pek çok ilim adamı tebliğ sunacak. Oturum başkanlıklarını ise Prof. Dr. Suat Yıldırım, Prof. Dr. İ.Kâfî Dönmez, Prof. Dr. Ahmed Abbadî, Prof. Dr. İsmail L.Çakan, Prof. Dr. Beşir Gözübenli ile Prof. Dr. Faruk Beşer yapacak. İlk gün "Tevhid İnancı, İman Esaslarında Kader, Tekfir ve Tadlilde İtidal, Fert-Devlet İlişkisi, Peygamber Efendimiz (sas)'in Farklı Din ve Kültürdeki İnsanlarla Münasebeti, Kadın Erkek İlişkilerinde Nikahın Yeri ve Önemi" konuları ele alınacak.

Yeni Ümit Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Dr. Ergün Çapan, Peygamber Yolu'nun semavi cazibesi ile insanlığa arz edilmesi için sempozyumu organize ettiklerini anlattı. Çapan, "Bu yol insanlığı Allah'a götüren yol. Sempozyumla insanlığa yeni bir heyecan, yeni bir duygu sunmayı arzuluyoruz. Peygamber Yolu'nu hayat yolu haline getiren insanları bir araya getirdik. Onların vereceği mesajları ben de heyecanla bekliyorum." dedi.

Haber 7


Sanayi üretim rakamları umut verdi

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2010 yılı Ağustos ayı sanayi üretim endeksi sonuçlarını açıkladı. Yüzde 7,5'larda bir artış bekleniyordu. Beklentileri aşan sanayi üretim rakamları 9 aydır artışını sürdürüyor.


Sanayi üretim endeksi Ağustos ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11,0 artarken, bir önceki aya göre de yüzde 4,1 geriledi.

Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2010 yılı Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre, madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi yüzde 0,6, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 10,9, elektrik, gaz ve su sektörü endeksi yüzde 15,7 arttı.

Türkiye'de, sanayi üretimi ağustos ayında, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 11,0 artarken, bir önceki aya göre yüzde 4,1 azaldı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2010 yılı Ağustos ayı sanayi üretim endeksi sonuçlarını açıkladı.

Sanayi üretim endeksi temmuz ayında, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 8,6 artmış, bir önceki aya göre ise yüzde 0,3 azalmıştı.

Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2010 yılı Ağustos ayında geçen yılın aynı ayına göre, madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi yüzde 0,6, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 10,9, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı endeksi yüzde 15,7 arttı.

Takvim etkisinden arındırılmış endeks 2010 yılı Ağustos ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 14,2 arttı, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretim endeksi ise bir önceki aya göre yüzde 2,7 artış gösterdi.

ANA SANAYİ GRUPLARI

Ana Sanayi Grupları Sınıflamasına göre, ağustosta geçen yılın aynı dönemine göre en yüksek artış yüzde 22,1 ile sermaye malı imalatında görüldü.

Bu sınıflamaya göre diğer gruplar incelendiğinde enerji imalatı yüzde 12,7, ara malı imalatı yüzde 10,7, dayanıklı tüketim malı imalatı yüzde 7,1, dayanıksız tüketim malı imalatı yüzde 6,5 arttı.

İMALAT SANAYİ ALT GRUPLARI

İmalat sanayi üretim endeksi, alt gruplarının ağustosta 2009 yılının aynı ayına oranla yüzde değişim oranları incelendiğinde en yüksek artış yüzde 47,9 ile bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatında görüldü.

Bunu yüzde 27,7 ile motorlu kara taşıtı, römork ve yarı römork imalatı, yüzde 24,1 ile başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı, yüzde 19,6 ile kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı, yüzde 16,3 ile fabrikasyon metal ürünleri imalatı ve yüzde 15,9 ile elektrikli teçhizat imalatı izledi.

AA - Haber7


Bülent Arınç: "Tek tip askerlik seçimlerden önce netleşir"

"Bedelli mi tektip askerlik mi?" Siyasi gündemi sıkışık Türkiye'nin 1 aylık yeni tartışma konusu ne zaman netleştirilecek. Hükümetin iki numaralı adamı Arınç, "12 ay askerliğe karşıyım" dedi, düzenleme için de tarih verdi.


Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, son günlerin tartışılan "tektip" ve "bedelli" askerlik konularıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Milyonlarca asker, asker adayı ve ailelerin merakla beklediği düzenlemenin 2011'de yapılacak seçimlerden önce gerçekleştirileceğini belirten Arınç, "Ben prensip olarak askerlik süresinin bu kadar uzun olmasına karşıyım. Yani 12 ay, 15 ay askerlik olmamalı artık Türkiye’de. Biz uzun da eşitliği değil belki kısada eşitliği konuşabiliriz." dedi.

NTV'de Murat Akgün'ün sorularını yanıtlayan Bakan Bülent Arınç şunları kaydetti:

"GENELKURMAY'DAN ÇALIŞMA BEKLİYORUZ"

"Bedelliaskerlik.com.tr’ler hep beni arıyorlar. Ben bu konuda düşüncemi ifade ettim. Ama arkasından bazı gelişmeler oldu. “Tek tip askerlik” denildi, “onun süreleri ne oldu, ne olacak” denildi. Sanki Genelkurmay’dan ya da Milli Savunma Bakanlığı’ndan bir şey gelmiş de hemen yarın karar verecekmişiz gibi… Bizim muhatabımız Milli Savunma Bakanlığı’dır. Halbuki yok. Sayın Genelkurmay Başkanı’nın eskisinin de, yenisinin de tek tip askerliğin lüzumlu olduğuna dair açıklamaları oldu. Ama bu konuda yasal bir çalışmayı bakanlık kanadıyla Hükümete göndermediler. Belki bu konu henüz tartışılıyor. Sürenin ne olacağı; sıfırdan başlayarak üniversite doktorlarından doçentlerine kadar herkesin eşit şartlarda askerlik yapacağı veya yapmayacağı bedellinin bunun içinde olup olmayacağı belli değil. Önce asker kendi görüşünü içerisinde belirleyecek Milli Savunma’dan bize gelecek, biz de ona siyasi bir veçhe koyacağız. Çünkü Hükümet sorumluluk taşıyor. Bu askerlik konusunun askerlik gereği olan kısmı askere aittir. Ama bu bir tasarıyla kanun haline gelecekse bu da Hükümetin vereceği bir karardır.

"BU KADAR UZUN OLMASINA KARŞIYIM"

Ben prensip olarak askerlik süresinin bu kadar uzun olmasına karşıyım. Yani 12 ay, 15 ay askerlik olmamalı artık Türkiye’de. Biz uzun da eşitliği değil belki kısada eşitliği konuşabiliriz. Bunların hepsi tasavvurumuzda olan şeyler. Siz farklı bir şey düşünüyor olabilirsiniz ben de Hükümetin bir bakanı olarak bunu düşüyor olabilirim. Ama Hükümetin kararı yok artık. Hükümet düşünüp karar verdikten sonra benim kararım olmaz.

"SEÇİMLERDEN ÖNCE MUTLAKA YAPILMALI"

Bakan Arınç, “Seçim öncesi bir karar netleşir mi bu konuda?” şeklindeki soruya “Mutlaka. Bu kadar konuşulduktan sonra bir şey olması gerekir. Bu ortada bırakılamaz.” şeklinde cevap verdi.

Haber 7


Saatler 1 saat geri alınıyor

Yaz saati uygulamasıyla her yıl "orta ölçekli" bir hidroelektrik santralinin yıllık üretimi kadar tasarruf sağlanıyor.


Yaz saati uygulaması sona eriyor. 31 Ekim Pazar günü (Cumartesi gününü, Pazar gününe bağlayan gece) saat 04.00’de saatler 1 saat geri alınacak.

Yaz saati uygulamasına 28 Mart 2010 tarihinde geçilirken, saatler 03.00’te bir saat ileri alınmıştı. Gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla yapılan uygulamaya ilişkin Bakanlar Kurulu kararı da 19 Mart tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştı.

Buna göre yaz saati, bir başka deyişle ’ileri saat’ uygulaması, 28 Mart Pazar günü saat 03.00’te saatlerin bir saat ileri alınmasıyla başlarken, 31 Ekim Pazar günü saat 04.00’te saatlerin 1 saat geri alınmasıyla sona erecek.

Yaz saati uygulamasıyla, akşam saatlerinde en yüksek değerine ulaşan enerji talebinin (puant gücü) azaltılması hedefleniyor. Geçmiş yıllara bakıldığında yaz saati uygulaması, Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle birlikte Mart ayının son pazar günü başlayıp, Ekim ayının son pazar günü bitiyor.

Yaz saati uygulamasıyla her yıl "orta ölçekli" bir hidroelektrik santralinin yıllık üretimi kadar tasarruf sağlanıyor. İleri saat uygulamasıyla işe erken başlamak ve çıkmak, aydınlatma, ısıtma, soğutma açısından önem taşıyor.

Enerji Bakanlığı hesaplarına göre, yaz saati uygulamasıyla yıllık 600-700 milyon kilovat saat (kWh) tasarruf sağlanıyor.

Habertürk


MİT'ten sıradışı ilan

Milli İstihbarat Teşkilatı, kuruma alınacak erkek uzman yardımcısı sınavı için ilginç bir ilan verdi.


MİT'in internet sitesinde yer alan "sıra dışı bir kariyer" başlığını taşıyan ilanda, analitik yönü kuvvetli, iletişim yeteneği güçlü, kişisel gelişime açık, pratik zekâsına güvenen, yönetme ve yönlendirme becerilerine sahip Türkiye ve dünyanın çeşitli yerlerinde görevlendirmek üzere istihbarat uzman yardımcısı adayları alınacağı belirtildi.

Alınacak adaylar hukuk, uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi, işletme, iktisat, endüstri ilişkileri, ekonometri, psikoloji, sosyoloji, felsefe, antropoloji, tarih, halkla ilişkiler ve gazetecilik lisans mezunu olmaları ve KPSS'nin P1, P2, P3 puan türlerinden en az 70 puan, KPDS/ÜDS sınavlarının her hangi birisinden en az 70 puan almış olmaları gerekiyor. Başvuru yapacak adaylar arasında lisans mezunları 30, yüksek lisans mezunları 32, doktora mezunlarının 34 yaşını aşmamış olmaları da aranan şartlar arasında.

"ÖNCE TEMEL EĞİTİMDEN GEÇEÇEKLER"
Sınavlar sonucunda başarılı olan adaylar ilk istihbaratçılara özgü yöntem ve prensipleri öğrendikten sonra, haber toplama ve haber değerlendirme ile silah kullanma, hedefi izleme, terör eylemlerine karşı bireysel önlem geliştirme/korunma ve kendilerine yönelik izleme ve kontrol girişimlerine karşı davranış yöntemlerini öğrenecek. Kazanan adaylara bilgisayar ve benzeri teknik cihazların istihbarat çalışmalarındaki kullanımına ilişkin uygulamalı dersler de verilecek.

MİT ÇALIŞANLARININ BÜYÜK BİR KISMI ÜNİVERSİTE MEZUNU
MİT çalışanlarının yüzde yüzde 75'İ üniversite, yüzde 22.5'i lise, yüzde 1.7'si ise ilköğretim mezunlarından oluşuyor. Kurum çalışanlarının yüzde 75'inin yaşı 26-45 arasında. Çalışanlarının yüzde 80.8'i erkek.

CHA - Habertürk


İslam Dünyasının 'Keşif Atlası' oluşturuluyor

İslam Konferansı Teşkilatı (İKT), bilim alanında dünyaca ünlü kuruluşlarla çalışarak büyük bir projeye imza atıyor. British Council ve Qatar Foundation gibi kurumlarla birlikte çalışan İKT, İslam dünyasının "Keşif Atlası'nı" oluşturuyor.


Üç yıl sürmesi düşünülen projeyle 50 farklı ülkede yapılacak araştırmalarla İslam Dünyası'nın tıp, astronomi ve matematik gibi alanlarda dünya mirasına bıraktıkları keşiflerin bir haritası çıkarılacak. Devamlılığı sağlandığı taktirde projeyle, İslam dünyasında keşfin yeniden doğuşuna şahit olunabileceği belirtiliyor.

İslam Dünyası'ndan bilim adamları asırlar boyunca tıp, astronomi ve matematik gibi konularda dünyaya önderlik etmişlerdi. Ancak günümüzde birçok İslam ülkesi, bilim ve teknoloji tabanlı keşifler konusunda dünya ortalamasının çok altlarında kalmış durumda. Bu yüzden İslam Konferansı Teşkilatı, üye ülkelerin hükümetlerinin, iş adamlarının ve hayırseverlerinin tam desteği ile bilim ve teknoloji alanında büyük bir yatırıma hazırlanıyor.

İslam dünyasında keşfin dönüm noktası olacak bir çalışma üretmek adına İKT'de oldukça hareketli günler yaşanıyor. İKT ve bilim dünyasının en köklü kurumlarından Royal Society ile birlikte SESRIC, IDB, COMSTECH, British Council, Qatar Foundation ve International Development Research Council of Canada gibi kuruluşları ve dünyaca ünlü Nature dergisi daha önce görülmemiş bir işbirliği içine girdi.

Üç yıl süre ile devam edecek projede İKT tarihinde bir ilk olarak aralarında Türkiye, İran, Mısır, Pakistan, Malezya, Ürdün ve Katar'ın da bulunduğu 50 ülkedeki değişen keşif görünümü değerlendirilerek haritalandırılması planlanıyor. İKT ve ortaklarının çalışmaları sonucu bilim, keşif, inanç, kültür ve siyaset arasındaki hassas etkileşim ana çizgilerle belirlenecek.

2008 yılında İstanbul'da yapılan projenin başlangıcı toplantısının ardından ikinci defa İstanbul'da Genel Sekreter Ekmeleddin İhsanoğlu'nun başkanlığında bugün başlayan toplantı, bilim dünyasının en köklü kurumlarından biri olarak bilinen Royal Society'nin katılımıyla büyük önem kazanıyor. Toplantıda bir de konuşma yapan Genel Sekreter Ekmeleddin İhsanoğlu daha önce bilim alanında öncü olan İslam dünyasının asırlar sonra bilim dünyasına yeni katkılarının yolda olduğunu ve böylesi projeler ile bilim adamlarının teşvik edileceğini belirtti. Genel Sekreterliğe seçilmesinin ardından Mekke'de 2005 yılında yapılan zirve ile hemen devreye aldığı 10 yıllık eylem planının en önemli ve somut projelerinden biri olan Keşif Atlası projesinin sonuçlarının alınmaya başladığını ifade eden Genel Sekreter, Malezya ülke raporunun da önümüzdeki günlerde sunulacağı müjdesini verdi.

İslam Dünyası Bilim ve Keşif Atlası Toplantısı, İstanbul Dedeman otelde yarın akşama kadar devam edecek.

Kaynak: CHA


Eski gsm operatörünüzde kalan paranızı geri alabilirsiniz

BİLGİ Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), ön ödemeli hattı abonelerle ilgili önemli bir karar aldı. Buna göre ön ödemeli hattı bulunan bir abone, numarasını başka bir operatöre taşıması veya iptal etmesi durumunda eski operatörü, hatta kalan ‘artık’ konuşma süresinin bedelini, aboneye iade edecek. Abone, bu bedeli 3 ay içinde talep edecek. Operatör de 15 gün içinde ödemeleri gerçekleştirecek.


Uygulama şöyle olacak:

5 TL YERİNE 10 TL YÜKLENECEK: Hattı belirlenen süre içinde yükleme yapmadığı için kapatılan aboneler, hattının tekrar aktif hale gelmesi için en az 5 TL yerine 10 TL’lik yükleme yapacak.

15 GÜN İÇİNDE ÖDEME: BTK’nın son kararıyla ödemeli hattı bulunan bir abone, numarasını başka bir operatöre taşıdı ya da iptal etti. Abone, hattın iptali ya da taşıma işlemini izleyen 3 ay içinde bakiyesini talep edecek. Operatör de 15 gün içinde ödemeleri gerçekleştirecek.

BAKİYELER SAKLANACAK: Çeşitli nedenlerle aboneliği feshedilen ancak iade talebinde bulunmayan abonelerin kalan bakiyeleri, bir yıl süreyle işletmeci tarafından saklanacak. Abone, aynı operatörden yeniden hizmet almaya başlarsa, kalan bakiyesini kullanabilecek.

KONUŞULMAYAN SÜRENİN TÜRK LİRASI KARŞILIĞI ÖDENECEK
BTK’nın kararına göre operatör, numara taşıma sürecini tamamlamış aboneye, kalan bakiye bilgisini ve tüketicinin talep etmesi halinde, kalan bakiyesinin kendisine geri ödeneceği bilgilerini başta kısa mesaj (SMS) olmak üzere çeşitli yollarla bildirecek. BTK yetkilileri, HABERTÜRK’ün konuyla ilgili sorusu üzerine, uygulamayı şöyle anlattı: “Abone, diyelim ki kartına 50 TL yüklemiş. 20 TL’lik konuşma yapmış. Abone, hattını kapattırmış veya başka bir operatöre numarasını taşımış. Eski operatöründen abone, söz konusu 30 TL alacağını 3 ay içinde talep ederse, ilgili operatör 30 TL’yi 15 gün içinde ödeyecek.”

HABERTÜRK - OLCAY AYDİLEK


Başbakan Bulgaristan yolunda yeni anayasayı konuştu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2011 seçimleri öncesinde gündemlerinde yeni bir anayasa çalışması olmadığını bildirdi.


Erdoğan, hükümetin terörle mücadele çalışmalarına devam ettiğini belirterek, bu konuda yürüttükleri görüşmelerle ilgili Meclis'e, düzenlenecek gizli oturumla bilgilendirme yapılabileceğini söyledi. Erdoğan, Bulgaristan'a hareketinden önce Esenboğa Havaalanı'nda açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

"GİZLİ BİLGİLENDİRME YAPARIZ"
Bir gazetecinin hükümetin terörle mücadelede yürüttüğü çalışmalarla ilgili sorusunu yanıtlarken Erdoğan, bu konuda yürüttükleri görüşmelerle ilgili Meclis'e, düzenlenecek gizli oturumla bilgilendirme yapılabileceğini bildirdi.

Seçimlerden önce yeni bir anayasa çalışması yapılması konusundaki soru üzerine de Erdoğan, şu yanıtı verdi:
''Okullar tatile çıkmadan seçimi yapalım istiyoruz. 90 günlük bir seçim takvimini düşünecek olursak, Mart ayı içinde takvim çalışmaya başlayacaktır. Bu ne demek? 2011'de zaten iki ayınız var. Nerede hangi çalışmayı yapacaksınız? Yani gerçekleri saptırmayalım. Siz ekiplerinizi kurun, yeni bir anayasayla ilgili çalışmayı anamuhalefet de muhalefet de STK'lar da biz de hep birlikte yapalım. 2011 seçimlerinin hemen ardından yeni anayasa ile ilgili adımı atalım."

"SEÇİM ÖNCESİ YENİ ANAYASA YOK"

Başbakan Erdoğan şöyle devam etti:
"Yani şu anda çok açık ve net söylüyorum. 12 Eylül'de de meydanlarda da söyledim. Biz bir söylediğimizi bir daha geri vitese takıp tekrar etmeyiz, tükürdüğümüzü yalamayız. Bunların herşeyini takvimine varıncaya kadar düşündük, konuştuk ve şimdi de çalışmalarımızı aynı şekilde sürdürüyoruz. Artık yeni anayasa ile ilgili verdiğimiz söz ne ise biz o sözün arkasındayız, kimse bize 2011 içinde yeni bir anayasayla ilgili 'yok komisyon kuralım, yok şu, yok bu' filan gibi tekliflerle gelmesin, çünkü bizim artık 2011 seçimi öncesi gündemimizde böyle bir çalışma yok. Şu anda tek çalışma 12 Eylül'de milletimizin verdiği talimat doğrultusunda uyum yasalarını çıkarmaktır. Zaten bu araya bu sığar, diğeri sadece milleti aldatmaya yönelik yaklaşım tarzlarıdır.''

AA


Damat İbrahim Paşa'nın torunları Çırağan Sarayı'nı istiyor

Damat İbrahim Paşa'nın soyundan gelenler, dedelerinin sahip olduğu 6 binin üzerindeki mal varlığı için dava açtı.


Osmanlı Sadrazamı Damat İbrahim Paşa'nın soyundan gelenler, dedelerinin sahip olduğu 6 binin üzerindeki mal varlığı için İbrahim Paşa Vakfı kanalıyla dava açtı.

Nevşehir Gazeteciler Cemiyeti'nde bir basın toplantısı düzenleyen ve kendisinin Osmanlı Sadrazamı Damat İbrahim Paşa'nın çocuklarının torunlarından olduğunu belirten diş hekimi Dr. Ayşe Zühal Saynaç, 1956 yılında, babası Atıf Saynaç aracılığıyla 1730 yılında ölen Damat İbrahim Paşa'nın soyundan gelen kişilerin bir araya gelmeye başladığını söyledi.

Bu amaçla hem babasının hem de kendisinin uzun yıllar çalışmalar yaptıklarını ve ilk aile toplantılarını geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiklerini belirten Dr. Saynaç, şu anda 100'ü aşkın aile bireyinin tespit edildiğini açıkladı. Damat İbrahim Paşa'nın 1668 yılında o zamanki ismi Muşkara olan Nevşehir'de doğduğunu ve 1730'da meydana gelen Patrona Halil İsyanı'nda öldürüldüğü belirten Dr. Ayşe Zühal Saynaç, Damat İbrahim Paşa'nın Osmanlı İmparatorluğu döneminde birçok önemli işe imza attığını vurguladı.

Damat İbrahim Paşa'nın İstanbul ve Nevşehir'de yaptırdığı eserler için iki ayrı vakıf kurduğunu ve sonrasında bu mallar için eşleri ve torunları tarafından kurulan vakıf sayısının 40'a ulaştığını ifade eden Dr. Ayşe Zühal Saynaç, bugüne kadar bu vakıflara ait 6 binin üzerindeki birçok taşınmaz malı tespit ettiklerini vurguladı.

İstanbul'da Bab-ı Ali'deki Sübyan Mektebi ve Cağaloğlu'nda bulunan Fatma Sultan Mescidi gibi bazı taşınmaz malların aradan geçen yıllar içerisinde satılarak yıkıldığını belirten Dr. Ayşe Zühal Saynaç, şu anda Sübyan Mektebi yerinde modern bir iş merkezi, Fatma Sultan Mescidi yerinde ise defterdarlık binası bulunduğunu kaydetti.

SARAY DA BİZİM
Çırağan Sarayı'nın da Damat İbrahim Paşa Vakfı'na ait olduğunu iddia eden Saynaç, şimdi bu malların vakfa ait olduğunu ve bunlar gibi satılan vakıf mallarının tekrar vakfa iade edilerek mazbut vakıf haline getirilen vakıflarının yeniden mülhak vakıf olması için dava açtıklarını söyledi.

BELGELER TERCÜME ETTİRİLECEK
Davayı kazanmaları halinde Damat İbrahim Paşa'nın tüm mallarının vakıf aracılığı ile idare edileceğini ve buradan elde edilecek gelirin üçte birinin restorasyon çalışmalarına, üçte birinin fakir ve dar gelirlilere geriye kalan bölümün ise Damat İbrahim Paşa'nın soyundan gelenlere aktarılacağını belirten Dr. Ayşe Zühal Saynaç, "Çırağan Sarayı'nın da hep bizim olduğu söylenir. Bununla ilgili Osmanlı arşivinde bir belge buldum ancak bunun henüz tercümesi yapılmadı. Çırağan Sarayı'nı gezdiğinizde burada bir müze var. Bu müzede Çırağan Sarayı'nın yerinde Damat İbrahim Paşa'nın bir köşkü olduğuna dair belge var. Bunun için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şu anda Damat İbrahim Paşa Vakfı'na ait olan mallar gerçek değerlerini almıyor. Bu malların birçoğu kirada. Buradan elde edilen gelirler restorasyon çalışmalarına bile yetmiyor. Vakfiyede bulunan şartlara göre vakfın gelirin üçte birinin fakir ve muhtaçlara, üçte birinin vakfın mallarının onarımı için ve üçte birinin de torunlarına ve çocuklarına aktarılması şartı var. Ancak maalesef bu şartların hiçbirini devlet yerine getirmiyor" iddialarında bulundu.

Damat İbrahim Paşa'nın ölümünün 280. yılı nedeniyle Nevşehir'de toplandıklarını ve yine Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılan Kurşunlu Camii'nde bir mevlit okuttuklarını söyleyen Dr. Ayşe Zühal Saynaç, sayıları sürekli artan Damat İbrahim Paşa'nın soyundan gelen kişilerin dedelerinin eserlerini korumak için mücadeleye devam edeceğini vurguladı.

İHA


Marmara'da 4.4 büyüklüğünde deprem!

Merkez üssü Marmara Denizi olan 4,4 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Sarısıntı İstanbul'un her iki yakasında da hissedildi ve 5 saniye sürdü.


İstanbul'da hissedilen depremin Marmara Denizi'nde meydana geldiği bildirildi.

Depremin büyüklüğünün 4,4 olduğu; denizin 7,7 kilometre altında meydana geldiği açıklandı.

Deprem Marmara Denizi kıyısındaki il ve ilçelere bağlı yerleşim yerlerinde de hissedildi..

İlk bilgilere göre herhangi bir can ve mal kaybı yaşanmadı.

Kaynak: Haber7


Facebook Teknoloji Başkanı Bret Taylor: "Türkiye önemli bir ülke"

Facebook Teknoloji Başkanı Bret Taylor, Türklerin yoğun ilgisini şöyle yorumladı.


Türkiye nüfusunun yüzde 29.16’sının kullandığı Facebook Teknoloji’nin Başkanı Bret Taylor, Türkiye’nin şirketin ekonomisi ve ürünlerinin başarısı için önemli olduğuna dikkat çekerek, yüksek kullanıcı sayısını yorumladı: “Oldukça sosyal bir ülke olmalısınız. Bu çok ilgi çekici bir durum”

Türkiye, 22.6 milyon kullanıcıyla ABD, İngiltere ve Endonezya’dan sonra facebook’ta 4’üncü sıraya yerleşti. Türkiye, ABD, İngiltere ve Endonezya’dan sonra facebook’un kullanıcı sayısına göre sıralamasında 4’üncülüğe yerleşirken, Türkiye’de nüfusun yüzde 29.16’sı facebook kullanıcısı haline geldi. Facebook Teknoloji Başkanı (CTO) Bret Taylor, Türkiye’nin sosyal iletişim ağlarına olan ilgisine övgülerde bulunarak, “Türkiye’de yüksek oranda friendfeed ve facebook kullanıcısı var. Oldukça sosyal bir ülke olmalısınız. Bu çok ilgi çekici bir durum” diye konuştu.

TÜRKİYE ÖNEMLİ BİR ÜLKE

Sosyal medya sitesi friendfeed’in kurucusu ve eski Google çalışanı olan, bir süre önce facebook’ta üst düzey yönetime getirilen ve facebook’taki yeniliklere yön veren birimin başında yer alan Taylor, New York’ta düzenlenen Web 2.0 Expo konferansında Türk gazetecilerin sorularını yanıtladı. Taylor, Türkiye’nin facebook kullanımının en yüksek olduğu ülkelerden biri konumuna geldiğini hatırlatarak, “Türkiye bizim ekonomimiz ve ürünlerimizin başarısı için önemli bir ülke” değerlendirmesini yaptı.

Vatan Gazetesi Necla Vatan imzalı habere göre; Taylor, Türkiye’de genç nüfusun yüksek olduğunu ve kullanıcı potansiyeli ile dikkat çekici bir ülke konumunda bulunduğunu belirterek, Türkiye gibi yoğun facebook kullanılan ülkelerin ürünlerin gelişiminde rehberlik yaptığını vurguladı.

Kaynak: Yazete


Smackdown yasaklanmalı

“Üç yaşındaki oğlum evde minderleri dizip, büyük kardeşine gösteri yapıyor” derken, bir başka baba oğluna verdiği harçlığın bakkalarda 1 liraya satılan Smackdown çıkartmalarına gitmesinden şikayetçi…


Yer Güngören… Bir ilköğretim okulunun bahçesinde sıradan bir gün… Ancak iki öğrenci kavga ediyor. Basit bir tost yüzünden başlayan itiş/kakışma ne yazık ki, birinin ölümüyle sonuçlanıyor.

Veliler okula akın ediyor. Arkadaşları gözleri önünde ölen öğrenciler gözyaşına boğulurken, düşme anında başını beton zemine çarpan öğrenci morga, diğeri de Üsküdar’daki Çocuk Şube Müdürlüğü’ne götürülüyor.

Aslında buraya kadar sıradan bir kavga, hatta kaza sonrası ölüm olduğu düşünülebilir.

Ancak bir velinin çocukların son zamanlarda tutkulu bir şekilde “Smackdown” adlı bir oyunu oynadıklarını söylemesi üzerine şüpheler bu oyunun üzerinde yoğunlaştı.

Hayatını kaybeden öğrencinin sınıf arkadaşları da sıra üzerlerinde “smackdown” oynadıklarını ifade etmesi, kantinde sıra kavgasından çıktığı söylenen kavgada onu yere düşürdüğü söylenen kişinin bu oyunu oynadıkları bilinmiyor.

Ancak olaya şahit olan arkadaşları bu itiş kakışın ardından şah damarına aldığı yumrukla yere düşüp kafasını beton zemine vurduğu belirtiliyor.

Öyle ya, bir çocuk ölümcül darbenin şah damarına yakın olduğu yeri nasıl bilebilir?

İzledikleri şiddet oyunu veya programları onları bilinçli hale getirmiş olmasın?

Özellikle televizyon ekranlarında gösterilen “Amerikan Güreşi”nin her saniyesinin şiddete özendirdiği düşünülürse (Fox TV).

Rakibe öyle öldürücü darbeler indiriliyor ki, bir sonraki sahnede sanki bir şey yokmuş gibi şova devam ediyorlar.

Halbuki “Smackdown” da yapılan hareketler bir kurgudan ibaret. Şiddet gösterisi ama gerçekte rakipler birbirine vurmuyor. Yoksa gerçek bir yumruk rakibin ölümü demektir.

Ancak küçük yaşta izleyiciler bunun ne yazık ki farkında değil.

Çünkü bu sahnelerde yerden yere vurma, kaldırıp sert bir zemine çarpma sahnelerinin bir şov olduğunu bilmemekte… Bunun bir tür oyun olduğunu fark etmemekte…

Çünkü Smackdown tıpkı bir tiyatro veya bir film gibi senaryosu yazılan bir güreş türü.

Smackdown yazarları kimin galip kimin mağlup ve kimin şampiyon olacağını baştan bilir.

Ancak Amerikan güreşi insani duygu taşımayan vahşi bir oyun. Spor bile değil. Amerikan toplumu da bu gösteriden zevk alır. Küçücük çocukların salonlara gelip vahşice naralar atıldığı yerde, o toplumdan bir estetik veya acıma duygusu beklenebilir mi?

Bir rehberlik öğretmenin söylediklerine kulak verelim:

“Sınıfa girdiğimde ortalık birbirine girmişti. Çocuklar tahtanın önüne kümelenmiş ve herkes birbirinin üzerine atlıyordu. Kız/erkek fark etmiyordu. Bir tanesi sıraya çarpıp yere düştü. Hastaneye zor yetiştirdik. Ancak hepsinin söylediği tek şey vardı: Smackdown.” (Zaman)

Evet bu bir kurgu… Televizyon ekranında, iki iri yarı rakip önce birbirine meydan okurlar.

Sonra akılalmaz şiddet uygularlar. Boyun, bacak ve kol kırma görüntüleri tıpkı filmlerdeki gibi efektlerle desteklenir.

Bir babaya kulak verelim:

“Üç yaşındaki oğlum evde minderleri dizip, büyük kardeşine gösteri yapıyor” derken, bir başka baba oğluna verdiği harçlığın bakkalarda 1 liraya satılan Smackdown çıkartmalarına gütmesinden şikayetçi…

Son olarak Psikiyattrist Prof. Dr. Kemal Sayar’ı dinleyelim:

“Amerikan güreşi bir gösteri, ancak çocuklar bunun gösteri olduğunu fark etmiyor. Buna vurgu yaparak yayın yapılabilir. 8 yaş altı çocuklar kurgu ile gerçeği birbirinden ayırt edemez. Uyarılar televizyonlarını sonradan açanları da dikkate almalı, alt yazılarla sürekli ikaz edilmelir seyirci” diyerek bu yaştaki çocklara zararlı olabileceğini söylüyor.

Ben bir adım ötesini söyleyeyim:

Smackdown yasaklansa ekranlar ne kaybeder?

Davut Şahin - Haber 7